1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.02.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey14 Şubat 2005

Alman basınında, Münih’te yapılan 41. Uluslararası Güvenlik Konferansı’nda Alman Başbakanı Gerhard Schröder’in yaptığı NATO’da reform önerisi. Ayrıca, II. Dünya Savaşı’nda Dresden’in bombalanmasının yıldönümünde Alman aşırı sağcı partilerinin yaptığı gösteriler ve Türkiye’de Ermeni sorunu hakkında yapılan tartışmalar da gündemimizde…

https://p.dw.com/p/Abrc

Alman Başbakanı Gerhard Schröder’in 41. Güvenlik Konferansı’nda dile getirdiği NATO’da reform önerisi, Alman basınında farklı tepkiler aldı. Muhafazakar Frankfurter Allgemeine Zeitung Başbakanı eleştiriyor:

“Schröder’e göre, askeri seçeneklerden büyük ölçüde vazgeçerek NATO daha siyasileştirilerek ve Güvenlik Konseyi’nde Almanya’ya daimi üyelik verilerek, ittifakın geçmişe veda etmesi gerekli. Schröder’in bu şekilde Amerikalılar’ın arzuladığı ittifaktan ne kadar uzaklaştığını Rumsfeld’ın konuşmasından anlamak olanaklıydı. Orada belrisiz risklerden değil, NATO’nun hazırlıklı olması gereken katı İslamcı terörden söz ediliyordu.”

Konferansın yapıldığı Münih kentinde yayınlanan Süddeutsche Zeitung ise Schröder’in yanlış anlaşıldığını savunuyor:

“Başbakan ittifaka sadece yardımcı olmak istediği halde NATO’da öfkeye neden oluyor. (...) Schröder’in davranışının ardında gizli bir neden olduğu yönünde hiçbir belirti yok. Başbakan dış politikada uzun bir soluğa sahip değil. Burada bir öneri yapıyor, ötede bir test balonu uçuruyor ve ertesi gün yine herşey değişiyor. Bu üzücü. Özellikle de Schröder’in en önemli mesajı olan, Atlantik İttifakı’nın anlamına içten bir bağlılık sözleri neredeyse fark edilmediği için. Bu sözleri onun ağzından uzun süredir duyan olmadı.”

Schröder’in Sosyal Demokrat Partisi’ne yakın Frankfurter Rundschau gazetesi ise başbakanı savunmaya çalışıyor:

“Müttefiklerin üzerinde buluşacak yeni bir platforma ve aralarındaki ilişkilerin nasıl olacağı hakkında yeni bir bilinç geliştirmeye gereksinimi var. Schröder’in, bunun için bağımsız kişiliklerden atlantikötesi bir çalışma grubu kurma düşüncesi tabii ki hatalı. 22 Şubat’ta Brüksel’deki gibi sadece fotoğraf çektirmeye yarayacak zirveler düzenlemek yerine, ABD ve AB liderlerinin ciddi şekilde biraraya gelerek, Schröder’in gayet iyi ifade ettiği gibi “güçlü ve etkili bir çoktaraflı sistem” bulmaları gerekli. Burada, onlarca yıl Avrupa’nın öncü gücü rolünü oynayan ve son olarak tek taraflı bir stratejiye kendini veren ABD’nin kateteceği yol daha uzun olacak.”

Münih’teki Güvenlik Konferansı Avrupa basınında da yer buluyor bugün. Örneğin, Avusturya’da yayınlanan Der Standart gazetesi, Avrupa’nın, Bush yönetiminin NATO’daki ortaklarına karşı tavrının değiştiğinden kuşku duymakta çok haklı olduğunu yazıyor, ama yine de Bush’a karşı pasif direnişe son vermenin anlamlı olacağını vurguluyor. Gazete yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Eğer şimdi AB, Bush’un G-8 düzeyindeki ‘Büyük Ortadoğu’ girişimi ve Joschka Fischer’in aynı adı taşıyan benzer planına katkıda bulunmazsa, Akdeniz’in öte yakasındaki devletlerin istikrarının sağlanmasında öncü rol oynama ve uzun vadede Amerikan dış politikasına kendi çıkarına uygun etkide bulunma olanağını kendi elleriyle yok edecektir.”

Die Welt gazetesiyse, II. Dünya Savaşı’nda bir gecede yerle bir edilen Dresden kentinde yapılan anma törenleri ve Alman aşırı sağcılarının bu yıldönümünü propagandalarına alet etme girişimini ele alıyor. “Almanya Milliyetçi Demokratik Partisi’nin sloganları ne kadar aptalca ve cüretkar ve şiddet olayları meydana gelme tehlikesi ne kadar büyük olursa olsun, bu 13 Şubat aşırı sağ için tam bir iflas oldu” diyen gazete, radikallerin cephanesinin tükendiğini ve demokratların sükunetini koruyabileceğini savundu.

Berlin’de yayınlanan Tagesspiegel, Dresden halkının aşırı sağcıların gösterilerini görmezden geldiğini yazıyor. Gazetenin yorumunda şu ifadeler yer alıyor:

“Provokasyon yapmak isteyen ve hiçbir sınır tanımayanlar, eski sembollerin yetmediği yerde yeni rezillikler yapacaktır. Bu nedenle Demokratlar, dünkü güç günden, hiç yolundan sapmadan ve histeriye kapılmadan aşırı sağa karşı çıkmaya değdiği dersini çıkarabilir.”

Berliner Zeitung gazetesinde ise Ermeniler’in 1915 yılında ölüme yürütülmesinin artık Türkiye’de de tartışılmaya başladığı öne sürülüyor. ASALA ve Kürt terör eylemleri döneminde İstanbul’daki Ermeni Cemaati’nin dahi sesini çıkarmamayı yeğlediğini belirten gazete, o günlerle karşılaştırıldığında bugün bahar havası estiğini yazıyor.

Gazete, Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’deki Ermeni yaşamını gösteren bir serginin açılışını yaptığını ve ülkedeki tek Ermeni haftalık dergisinin, soykırımın kabulünün Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin önkoşulu yapılamayacağını yazdığını da aktarıyor okurlarına. Berliner Zeitung, Türk tarihçilerinin de artık bu tartışmada ellerinde sağlam belgeler bulunduğuna inandığını da vurguluyor.