1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.09.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu13 Eylül 2005
https://p.dw.com/p/AbpE

Alman ve Avrupa basınında bugün Almanya’da Pazar günü yapılacak erken genel seçimler, New York’ta yarın başlayacak olan tarihi BM zirvesi ve İsrail’in 38 yıllık işgalden sonra Gazze Şeridi’ni boşaltması konuları göze çarpıyor.

Alman gazetelerinin tamamında göze çarpan konu dün akşam Alman televizyon kanalı ARD’de düzenlenen ve tüm parti liderlerinin katıldığı açık oturum. Berlin’de yayımlanan Berliner Zeitung gazetesi yorumunda, 1,5 saatlik programın, genel seçimlerin öne çekilmesi yüzünden iyi bir seçim yarışına fırsat olmadığı yönündeki iddiaları yalanladığını yazıyor. Yorumun devamı şöyle:

“Seçimler öne alındığı için yeterli zaman olmadığı söylemi doğru değil. Parti liderleri, dün akşamki açık oturumda konuşacak zaman buldular. Önceki televizyon tartışmalarına göre, hem sorulara uzun uzun yanıt verdiler, hem de farklı görüşleri yansıtma fırsatları oldu. Bu da bize partilerin aslında ne kadar çaresiz olduğunu gösterdi. Seçimlere birkaç gün kala ne reform önerileri ne de partilerin seçim programları önemli bir rol oynuyor, sadece duygulara hitap ediliyor. Oyunu kime vereceğini bilen seçmenin böylesi programlara bakmasına gerek yok, en iyisi kapatsın haberleri kafasını dinlesin.“

Münih’de yayımlanan Süddeutsche Zeitung da aynı konuya geniş yer ayırıyor bugünkü baskısında. Gazete ayrıca Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in, bugün Hürriyet gazetesinin Almanya’daki merkezini ziyaret edeceğini “Dostlara ziyaret“ başlığıyla duyuruyor. Haberin devamında şu satırları okuyoruz:

„Almanya Başbakanı bugün Doğan Medya Grubu’nun yazı işlerini ziyaret ediyor. Amaç, Alman vatandaşlığına geçen Türk seçmenlerin oylarını kazanmak. Merkezi Essen’de bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin verdiği bilgiye göre, Türk kökenli seçmen sayısı 665 bin, ancak bunlardan kaçının oy kullanabildiği tam olarak bilinmiyor. Mannheim’deki Avrupa Araştırmalar Enstitüsü’ne göre ise tüm seçmenlerin sadece % 5’i sonradan vatandaş olanlar. Bunlardan da 450 bini Türk kökenli. Partiler işte bu seçmenleri kazanma peşinde.“

Alman gazetelerinde yer alan bir başka konu İsrail’in Gazze Şeridi’ni tamamen boşaltması. İsrail, 38 yıllık işgalden sonra Gazze Şeridi’nden çekildi. Alman ve Avrupa basını bu tarihi olayı “sıra Filistin yönetiminde“ başlıkları ile duyuruyor. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt, İsrail’in çekilmesinin ardından Filistinliler’in bölgedeki Yahudi sinagoglarını ateşe verdiğini duyuruyor ve bunun yaşanacağının aslında önceden bilindiğine dikkat çekiyor. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz:

“İsrail yönetimi, Filistinliler’in Gazze Şeridi’ndeki Yahudi ibadethanelerini ateşe vereceğini ya da talan edeceğini biliyordu. Bu nedenle iki hafta önceki açıklamasında yetkililer, sinagogları kendilerinin yakacaklarını duyurmuştu. Önceki gün ise ani bir adımla bu karardan vazgeçildi. İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, dün ’Filistinliler ibadethanelerimizi barbarca talan ediyor’ diye açıklamalarda bulundu. Oysa böyle olacağını bildiği için iki hafta önce sinagogların yakılması kararını alan yine Şalom değil miydi? Abbas’ın Yahudi ibadethanelerine dokunulmayacağı sözlerinin öylesine verilmiş sözler olduğu biliniyor. Filistin yönetimi, kendi halkı içinde huzur ve güven ortamını sağlamaktan zorlanırken, sinagogları nasıl korusun? Sakın İsrail yönetimi, sinagogları kendilerinin yakma planından bu yüzden vazgeçmiş olmasın. Tüm dünyaya, ’bakın Abbas, Gazze Şeridi’ni denetleyemiyor’ demek için?“

İsviçre’nin Cenevre kentinde yayımlanan Neue Zürcher Zeitung gazetesi ise İsrail’in Gazze Şeridi’ni boşaltmasının ardından barış sürecinin hızlandırılması gerektiği yazıyor, aksi takdirde durumun tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyor.

“İsrail, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde Filistinliler’e daha fazla haklar tanımalı. Öncelikle hareket özgürlüğü vermeli ki; Filistinliler geleceklerini inşa edebilsin. El Fetih Hareketi ve Hamas Örgütü ortak bir noktada buluşarak, Filistinliler’in İsrail’e karşı daha gerçekci adımlar atmasını sağlamalı. Yabancı arabulucuların hem İsrail hem de Filistin tarafını bu yöne kanalize etmeleri gerekiyor. Aksi takdirde her ikisi de amaçlarına ulaşmak için silaha sarılacaktır.“

Avrupa basınında dikkat çeken bir başka konu ise New York’ta yarın başlayacak olan BM Zirvesi. Zirve, Irak savaşında Washington yönetimine karşı etkisiz kalması ve yolsuzluk olaylarının ortaya çıkması ile prestij kaybeden BM’nin güven tazelemesi anlamına geldiği için önem taşıyor. Brüksel’de yayımlanan De Morgen gazetesi, yarın başlayacak ve reform önerilerinin ele alınacağı zirveden pek de umutlu değil. ABD ve Japonya’nın reform planlarında yüzlerce değişiklik taplep etmekle zirvenin başarısına şimdiden gölge düşürdükleri belirtiliyor. Alman Saarbrücker Zeitung da zirveden ciddi sonuçların çıkmayacağı görüşünde:

„Uluslararası devletler topluluğu, konu tüm dünyanın geleceği, ortak gelişimi olunca sözler vermekten hoşlanıyor, ancak durum somut adımlar atmaya gelince bazı devletler yan çiziyor. İçinden çıkılması zor olan durumlarda ağırlığın ortak çıkarlara öncelik vermek olduğunu anımsamalılar. Yarın başlayacak zirvede küçük adımlarla da olsa ilerleme kaydedilir inşallah. Ama görünen o ki bu konuda yine başarısız olunacak.“