1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

12 Haziran 2012

Suriye’de tırmanan kriz ve Rusya’da muhalefetin gövde gösterisi, basında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/15Cy5
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

BM’nin Suriye’deki çatışmalarda çocukların durumu ile ilgili açıkladığı rapor ve dün Moskova’da yaklaşık 25 bin muhalifin toplanma ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili yasanın sertleştirmesini protesto etmek için sokaklara dökülmesi, bugünkü Alman basınının yorum sütunlarında ağırlıklı yer tutuyor.

Suriye'deki çatışmalarda çocukların kalkan olarak kullanılmasını “iğrenç bir zulüm” olarak değerlendiren Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinin yorumu şöyle:

“Birleşmiş Milletlerin raporuna göre Suriye'de çocuklar öldürülüyor, istismar ediliyor ve canlı kalkan olarak kullanılıyor. Ve her yeni katliamda aynı ahlak sorusu karşımıza çıkıyor: Batı cinayetleri herhangi bir somut tepki vermeden izlemeye devam mı etmeli yoksa birliklerini göndererek duruma müdahale mi etmeli? Askerî müdahale talepleri sürekli daha yüksek sesle dile getiriliyor. Ne var ki Diktatör Beşar Esad'ın ve destekçilerinin işlediği savaş suçlarının dehşeti konusunda bir şüphe olmasa da bir müdahaleye başvurulmaması konusunda uyarılar yapılıyor. Zira Suriye'deki iç savaş, Kosova, Bosna ve Libya'daki çatışmalardan çok daha büyük boyutlara sahip. Barış birliklerini Şam'a gönderenlerin kendilerini Afganistan'daki gibi bir savaşın içinde bulması işten bile değil.”

Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 7 Mayıs'ta yemin ederek göreve başlamasından bu yana yapılan en büyük protesto gösterisine ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Rusya’daki muhalifler, Devlet Başkanı Putin’e çok net bir mesaj gönderdi: 'Bizi ürkütemezsin.' Dün Moskova’da on binlerce kişi sokaklara döküldü ve 'Putin’siz bir Rusya' talep etti. Ne var ki ‘Putin’siz bir Rusya’ birçok yabancı yatırımcıyı korkutuyor. Eski istihbarat örgütü şefi, tam 12 yıldır ipleri elinde tutuyor. 1990’lardaki kriz yıllarının ardından ülkeyi yeniden yapılandırdı ve istikrara kavuşturdu. Onun yürüttüğü politika sayesinde birçok yatırımcı Rusya'da önemli işlere imza attı. Bunun bedeli olarak da temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını göz ardı etti. Zira en basit akıl yürütmeye göre şöyle denebilir: ‘Ekonominin istikrara ihtiyacı var. Putin istikrarı sağlıyor. O halde Putin ekonomi için iyidir.”

Stuttgarter Zeitung gazetesi ise aynı konu ile ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Moskova’da yaşananları çok büyütmemek lazım. Zira milyonların yürüyüşü adı verilen gösteriye katılanların sayısı sadece birkaç binle sınırlıydı. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, bu insanlar sadece Moskova’da toplandı. Yani devasa bir ülkenin, uzak arayla en fazla Putin karşıtını barındırdığı sadece bir kentinde... Oysa kırsal kesimde Putin’in mutlak çoğunluğa sahip olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Yine de tüm bunları küçümsememek gerekir. Zira Rusya’daki memnuniyetsiz kesim giderek büyüyor ve hükümet de giderek reform yerine baskıcı tutumunu artırıyor. Bu da gelecekte daha kötü olayların patlak vermesine dair endişeleri artırıyor."

Son olarak Almanya'nın doğusundaki Frankfurt/Oder kentinde yayımlanan Märkische Oderzeitung gazetesi ise konuyla ilgili olarak şu yorumu yapıyor:

"Günümüzde Rusya’da böyle bir protesto gösterisi yapmak, büyük bir cesaret ve umutlu olmayı gerektiriyor. Çünkü hem protestocuların kendileri halk içinde bir azınlığı oluşturduklarını çok iyi biliyor, hem de Devlet Başkanı Putin muhalifler üzerindeki baskısını giderek artırıyor. Toplanma ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili yasa sertleştirildi, muhalif liderlerin evlerine baskın yapıldı. Böylece Kremlin’in eski ve yeni efendisi, seçimlerden önce verdiği ‘toplumda ifade özgürlüğü ve görüş alışverişini mümkün kılacağı’ sözünden de dönmüş oldu. O nedenle azınlıkta da olsalar, kendine güven duyan vatandaşların tüm bunlara karşı çıkması bir o kadar da önemlidir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Ercan Coşkun