1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.02.2009 - Alman basınından özetler

Derleyen: Ahmet Günaltay13 Şubat 2009

Bugünkü Alman gazetelerinde Türkiye-AB ilişkileri, İsrail'deki seçim sonuçları, Hindistan-Pakistan ilişkileri ve küresel mali krizle ilgili yorumlar göze çarpıyor.

https://p.dw.com/p/GtCJ

Süddeutsche Zeitung gazetesi AB – Türkiye ilişkilerini konu alan yorumunda, AP Dışişleri Komisyonu’nun, reform hızının düştüğü gerekçesiyle Türkiye’yi eleştirdiği raporunu irdeliyor:

"Türkiye, AB’ni giderek daha fazla düşündürmeye başladı. AB Türkiye’nin reform gayretlerine büyük umut bağlamıştı. Ama şimdi, Türkiye’nin ilerlemeyi değil gerilemeyi hareket aracı olarak gördüğü anlaşılıyor. AB’ne katılmak isteyen, Türkiye. AB’nin üyelik faturasının kabarık olduğu da malum. AB Gümrük Birliği anlaşmazlığında şimdiye kadar çok anlayışlı davrandı ama bu para etmedi. Ankara’ya mühlet koyma zamanı geldi. Karşılıksız kalan yumuşaklığın yanlış strateji olduğu ortaya çıktı. Bazılarınca söylendiğinin aksine, Avrupa’nın enerji ikmalinde Türkiye’ye ihtiyacı olduğu tezi gerekçe sayılamaz. Avrupalılar bu tezle aslında kendilerini şantaja açık duruma düşürüyorlar.”

Bielefeld’de yayımlanan Westfalen Blatt gazetesi İsrail seçim sonuçlarına ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

“ABD Başkanı Barack Obama Ortadoğu’da ilerleme görmek istediği için yeni İsrail hükümetinden somut taleplerde bulunacak. Yerleşim ve Kudüs politikalarında selefi Bush da çok uğraşmıştı. Ama bu alanlarda tavizi yasaklayan siyasi partilerin programları seçmen tarafından tasdik edildi. Obama yerleşim konusunda belki Tsipi Livni ile uyuşabilir. Ama Livni’nin çoğunluğu yok ve merkezin solunda çoğunluk sağlamayı da başaramayacak. Bu bakımdan, İsrail seçimlerinin ardından Ortadoğu barış süreci için ümit doğduğu söylenemez.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi Hindistan-Pakistan ilişkilerini masaya yatırıyor:

“Hindistan makamları ilk andan itibaren, Bombay’daki terör saldırısının iplerinin Pakistan’da çekildiğinden emindi. O zaman şu sorulabilir: Hindistan bunu biliyordu da, neden saldırıyı önlemeye çalışmadı? İslamabad yönetimi ise saldırıdan hemen sonra, teröristlerin Pakistan ile bağlantılı olmadığını iddia etti. Pakistan yönetiminin inkarda acelecilik ettiği şimdi kesinlik kazandı. Pakistan Perşembe günkü itirafıyla, Hindistan’daki soruşturma sonuçlarını yüzde yüz doğrulamış oldu. Şimdi, elde edilen bulguları hangi adımların izleyeceği merak konusu.”

Frankfurter Rundschau gazetesi, küresel mali ve ekonomik krizin yol açtığı himayecilik tehlikesine ayırdığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Dünya ekonomik krizi geçen yıl çirkin yüzünü göstermeye başladığında korkunun yanı sıra, 80 yıl öncesinin krizinden ders alarak hazırlanmış isabetli politikalar uygulanacağı umudu da doğmuştu. Ama bu umut solmaya başladı. Altı aylık global kötüye gidiş, sınır tanımayan ekonomik milliyetçiliğin hortlamasına yetti. Sadece mal, hizmet ve bilgi mübadelesi çeşitlilik ve refahı arttırabileceğinden, milli pazarların dışa kapatılması herkesin zararına olur. Adaleti ancak, kural koyan ve kaybedenle kazanan arasında denge kuran güçlü bir devlet sağlayabilir. Himayecilik alternatif olamaz. Himayecilik bir hastalıktır.”

Westdeutsche Zeitung gazetesinin aynı konudaki yorumu ise şöyle:

“Kriz nedeniyle uluslararası işbirliğine olan inancın vurgulanması, umut kaynağı olmuştu. Lehman iflasının şokuyla bütün ülkeler krizi daha da azdırmamak için tek başına hareket etmeme sözü vermişti. Mamafih global finans sistemindeki çöküş dünya ekonomik krizine dönüşmeye başlayınca iyi niyetler unutulmaya başlandı.”