1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.02.2008 - Alman basınından özetler

13 Şubat 2008

Erdoğan’ın Köln’deki konuşmasının ardından patlak veren entegrasyon tartışmaları, ABD’deki Başkanlık ön seçim süreci ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in dünkü Almanya ziyareti bugünkü basın özetlerimizin konuları.

https://p.dw.com/p/D78E
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Münster’de yayınlanan Wesfälische Nachrichten gazetesi, Erdoğan’ın Almanya’da Türkçe eğitim veren okullar açılması talebini ele alıyor: “Entegrasyon göçmenler için bir yükümlülük. Entegrasyon kültürel kimliğin tamamen terk edilmesi anlamına gelmiyor. Ancak vatandaşı olunmak istenen ev sahibi ülkedeki yaşam tarzına güçlü bir şekilde uyum sağlanması ve dilinin de bilinmesi gerekiyor. Türkçe eğitim veren okulların açılması paralel toplumlar oluşması ve mevcut düzenin istikrarsızlaşması tehdidini beraberinde getirir. Radikal güçler bundan çıkar sağlayabilir. Bu da bu önerinin reddedilmesi için yeterli bir sebep.”

Berlin’de yayınlanan “Tageszeitung” gazetesinde de Türklerin Almanya’ya uyumu konusu yer alıyor. “Hıristiyan Demokrat Birlik partisi, göçmenlerin bir sorun olduğu ve gerektiğinde sınırdışı edilmeleri yönündeki tutumundan isteksiz bir şekilde vazgeçiyor. Alman öncü kültüründen ve göçmenlerin ‘bir şekilde uyum sağlamak zorunda olduğundan sözediyor. Almanya’nın bu otorite isteği, şimdi Türkiye’nin otoritesiyle çatıştı. Erdoğan’ın Türkçe eğitim verecek okul önerisi eğitim politikaları açısından tartışmalı olabilir. Ancak tepkiler Erdoğan’ın bir yaraya parmak bastığını ortaya koyuyor. O da Alman eğitim sisteminin kaybetmeye mahkum kitleler yetiştiriyor olduğu gerçeği.”
Konu Avusturya’nında gündeminde. Viyana’da yayınlanan “Die Presse” gazetesi Erdoğan’ın uyum anlayışını eleştiriyor. “Türk Başbakanı temel bir konuyu yanlış anlamış olsa gerek. Son yıllarda Almanya ve Avusturya’da paralel toplumların oluşmasının nedeni Türklerin çok fazla uyum sağlaması değil. Kimse Türklerden kimliklerini terk etmelerini istemiyor. Dilerlerse, dillerini konuşmaya ve kültürlerini yaşamaya devam etsinler. Ancak çok uyum sağlayarak köklerinden uzaklaşarak Alman ya da Avusturyalı olmaları neden büyük bir sorun oluyor? Erdoğan’ın, Türklere Almanca öğrenmeleri gerektiğini söylemesi memnuniyet verici. Ancak Erdoğan, onlara aynı zamanda artık nihayet Almanya’ya geldiklerini fark etmelerini de tavsiye etmeliydi.”
Berlin’de yayımlanan Tageszeitung ise ABD’deki ön seçim sürecinde Hillary Clinton’ın durumunu değerlendiriyor:
“Barack Obama karşısında beş ön seçim kaybeden Hillary Clinton için daha kötü bir haftasonu olamazdı. Seçim kampanyası her açıdan demodeydi. Ekibi ne genç seçmen kitlelerini kazanmayı ne de kendi tabanını yaratmayı başarabildi. Hillary’nin seçim ekibi medyatik ve taktik açıdan fırsatı kaçırdığı için başarısız oldu. Ama önümüzdeki haftalarda favori gösterildiği Ohio ve Texas gibi eyaletlerdeki seçimler göz önüne alındığında henüz tamamen kaybettiği söylenemez.”
Dresdner Neuesten Nachrichten gazetesi, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in dün Berlin’de Angela Merkel ile görüşmesini konu alıyor:
“Angela Merkel’in yemekte Olmert’e İsrail şarabı ikram etmesi sadece hoş bir jest değil, aynı zamanda saygı göstergesi. Almanya İsrail’e karşı tarihi suçundan ötürü özel bir sorumluluk taşıyor. Ancak İsrail Başbakanı’nın gündemindeki sorunlar bu şarap damlalarıyla silinebilecek gibi değil. İsrail İran’a karşı tavrın sertleştirilmesi için Almanya’dan destek beklerken Merkel şarabın içine haklı olarak yumuşatıcı vermut damlası kattı ve askeri operasyon yerine diplomatik çözümden yana tavır koydu.”
Kieler Nachrichten gazetesi ise İran konusunda İsrail’in endişelerinin Almanya’da yeterince anlaşılmadığını belirtiyor:
“İsrail için İran’dan gelen tehdit yaşamsal öneme sahip. Soğuk Savaş’ta NATO tarafından korunan, dost ülkelerle çevrili Almanya’da yeterince anlaşılamıyor. Olmert’in ziyaretinin bir nedeni de bunu Almanlar’a hatırlatmaktı.”
Berliner Morgenpost gazetesinin yorumunda ise İsrail-Almanya ilişkileri ile ilgili şu satırları okuyoruz:
“Başbakan Merkel’in İsrail ile ilişkilere büyük önem verdiği sır değil. Olmert ile pek çok görüşmenin ardından Merkel ilişkileri şimdi yeni bir düzeye taşımakta kararlı. Almanya ve İsrail kabineleri arasında düzenli danışma toplantıları yapılması planlanıyor. Merkel böylece İsrail ile ilişkileri ABD, Fransa, Polonya ve Rusya ile olan düzeye yükseltiyor. Ortadoğu’daki tek Batılı demokrasi ile ilişkiler Berlin için çok önemli. İlişkiler ne kadar yakın olursa İsrail de Almanya’nın öneri ve tavsiyelerini o kadar açıklıkla dinleyebilecektir.”