1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

130 ülkede işkenceye rastlanıyor

Helle Jeppesen25 Haziran 2005

26 Haziran BM İşkence Mağdurları ile Dayanışma Günü. BM dünya genelindeki tüm ülkelere, BM İşkenceyi Önleme Sözleşmesi'ni imzalama çağrısında bulunuyor.

https://p.dw.com/p/AalD
Irak'taki cezaevlerinde de tutuklulara işkence yapıldığı ortaya çıkmıştı
Irak'taki cezaevlerinde de tutuklulara işkence yapıldığı ortaya çıkmıştıFotoğraf: AP

“11 Haziran 2003. Saat geceyarısı bir. Tutukluya kimsenin onu sevmediği, onun için endişelenmediği hatırlatılıyor. Kendisine insan olmadığı, hayvanların bile ondan özgür olduğu söyleniyor. Dışarıya çıkarılarak, oynayan fareler gösteriliyor. Tutuklu farelerle kıyaslanıyor ve farelerin bile ondan daha özgür, daha sosyal bir yaşam sürdüğü vurgulanıyor. Ve tutuklu birdenbire ağlamaya başlıyor.”

Bu satırlar Guantanomo’daki sorgu tutanaklarını yayımlayan haftalık Time dergisinin son sayısından. Dergideki yazıda 63 numaralı diye nitelendirilen tutuklu Muhammed Ali Kahtani’nin, 11 Eylül saldırılarında yeralması planlanan 20. kişi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığı anımsatılıyor. Pentagon Ali Kahtani’nin El Kaide örgütü hakkında daha fazla bilgiye ulaşılabilmesi amacıyla gözaltına alındığını savunuyor. Peki bu tutuklunun sorgulanma yöntemi işkence diye nitelendirilebilir mi? Merkezi Kopenhag’da bulunan Uluslararası İşkence Mağdurları için Rehabilitasyon Konseyi’nin basın sözcüsü Poul Struve Nielsen, işkence sözkonusu olduğunda insanların suçlu olup olmadığı sorusunun önemini yitirdiğini söylüyor:

“İşkence yöntemine başvurulamaz. İşkence sadece BM İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’nde değil, genel olarak uluslararası hukukta da ‘yasadışı’ diye açıklanıyor.”

Psikolojik işkence daha yaygın

Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre işkence vakasına rastlanan 130 ülkenin çoğunda psikolojik işkence sorgu yöntemi olarak kullanılıyor. Dünya genelindeki 200 işkence rehabilitasyon merkezini çatısı altında toplayan Uluslararası İşkence Mağdurları İçin Rehabilitasyon Konseyi de edinilen tecrübelerin, son yıllarda tutuklular üzerinde fiziki iz bırakacak yöntemlerden çok psikolojik yöntemlerin kullanıldığına dikkat çekiyor.

Karakol ve cezaevleri ilk sırada

İşkencenin en çok yapıldığı yerlerin başında polis karakolları, cezaevleri ve sorgu merkezleri geliyor. İşkence ile hedef kurbanı yıldırmak. Hükümetlerin iktidarda kalabilmek için işkence yöntemine başvurduğu oluyor. Bu aslında tam bir ikilem. Nasıl oluyor da hükümetler bir taraftan korkunç bir yönteme başvurup, diğer taraftan ise kamuoyunun gözünde işkenceci, cellat diye nitelendirilmeyi reddedebiliyorlar? Uluslararası İşkence Mağdurları için Rehabilitasyon Konseyi’nden Poul Struve Nielsen bunu şöyle açıklıyor:

“İşkencenin varolduğunu açıklamak zor değil, ama birçok hükümet işkencenin gazete, televizyon ya da radyolara yansımamasına çalışıyor. Diplomatik temsilciliklerine işkence ile ilgili uyarıların gönderilmesinden de hoşlanmıyorlar. Ancak muhalefetin de işkencenin varolduğunu öğrenmesini sağlıyorlar.”

Hedef yeni ülkelere ulaşmak

İşkence Mağdurları İçin Rehabilitasyon Konseyi bu yılki kampanyasında özellikle BM İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’ni henüz imzalamamış olan ülkelere seslenmeyi hedefliyor. Konsey’in bir sonraki hedefi de belli. Aralık 2002’de BM Genel Kurulu’nda ek bir protokol kabul edildi. Buna göre BM’de farklı uluslardan uzmanlardan oluşacak bir heyet kurulacak. Bu heyetin üyeleri İşkenceyi Önleme Anlaşması’na riayet edilip edilmediğini kontrol edebilmek için anlaşmayı imzalayan ülkelere haber vermeksizin cezaevleri, karakollar ya da sorgu odalarında inceleme yapabilecek. Bunun yanı sıra her ülkede de buna benzer bir heyetin oluşturulması da hedefler arasında. Protokolü bugüne kadar 36 ülke imzaladı ancak sadece dokuzu onayladı. Yürürlüğe girebilmesi için ise toplam 20 ülkenin daha onayına ihtiyaç var.