1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.10.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey12 Ekim 2006
https://p.dw.com/p/Abkk

Alman basınında bugün, yılbaşından itibaren AB Dönem Başkanı olacak Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Avrupa Anayasası konusundaki planları, Kuzey Kore’nin nükleer silahları, ABD’nin dış politikası ve Irak’taki ölü sayısı hakkında yayınlanan tartışmalı rapor yorumlara konu oluyor.

Berlin’de yayınlanan Tagesspiegel gazetesi, bugün Avrupa’da “bir anayasaya ihtiyacımız var” diyenlerin siyasi sorun aradığını yazıyor ve şöyle devam ediyor:

“Merkel’in, hastalanan siyasi Avrupa Birliği’ne yardımcı olma cesaretini göstermesi saygıdeğer bir tavır. Avrupa Birliği’nin, Nice Anlaşması’nın sağladığından daha demokratik bir temele acilen ihtiyacı var. Avrupa Birliği’nin, bu görevi üstlenecek birine acilen ihtiyacı var.”

AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, “Almanya’nın dönem başkanlığında beklentiler çok büyük” dediğini ve bununla Avrupa’nın kurtarıcısının Merkel olacağını kasdettiğini öne süren Berliner Zeitung, Anayasa’nın kabul edilmesi için 27 üyenin her birinin Anayasa’yı kabul etmesi gerektiğini belirterek, “Avrupa’nın kurtarıcısı Barroso’nun beklentilerini hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacak, çünkü daha onun zamanı gelmedi. Anayasa’nın kaderi 2008 yılının ikinci yarısında, tam da Fransa’nın dönem başkanlığı sırasında belirlenecek” görüşünü savunuyor.

Die Welt gazetesiyse, Anayasa konusunun hızla kaybettiren bir konuya dönüşebileceğini vurgulayarak, Angela Merkel’in verdiği sözleri eleştiriyor. Die Welt, “Anayasa, Avrupa düçüncesine bağlı olanlar için diplomatik dengelerle hazırlanan seçkin bir yapı, fakat insanların yüreklerine ulaşamıyor. Çoğu kez küçük görülen Barroso bunu kavradı. O herşeyden önce Avrupa’daki günlük yaşamda somut iyileştirmelere ağırlık veriyor: Daha fazla güvenlik, daha fazla seçme özgürlüğü ve daha düşük fiyatlar. Üye devletlerin de, ulusal karteller ve kemikleşmiş yapılar yerine kendisini desteklemesini istiyor” diyor.

Süddeutsche Zeitung bugün de Kuzey Kore sorununa eğiliyor. Washington’un en büyük korkusunun Kuzey Kore’nin nükleer silahlara sahip olması değil, o bölgede bir silahlanma yarışının başlaması ve teröristlerin ABD’yi nükleer silahlarla vurması olduğunu yazarak, şöyle diyor:

“ABD’nin diplomatik girişimleri, Çin’i kapsamına alan uluslararası bir cephe oluşturmaya ve Pyongyang’daki kötü adamları soyutlamaya yetmeyecek. Artık doğrudan görüşmek zorunda. Bu görüşme şeytanın ta kendisiyle yapılmak zorunda olsa bile.”

Sol eğilimli Tageszeitung gazetesi bugünkü sayısında, Rusya, Çin ve Arap dünyasının mı, Chavez’li, Ahmedinecad’lı, Mugabe’li ve Lukaşenko’lu bloksuzlar hareketinin mi, yoksa yine de ABD’yle ittifak halindeki bir Avrupa Birliği’nin mi demokrasi ve insan hakları açısından daha tercih edilir olduğunu soruyor ve tercihini sonuncudan yana kullanıyor. Yorumda devamla, bunun için Washington’un politikasının değişmesi gerektiğini vurguluyor ve şu ifadeyi kullanıyor:

“Bu nedenle ABD’deki Demokratların temel görevlerinden biri 2008 yılındaki başkanlık seçimlerine kadar dış politikada kabul edilebilir bir seçenek oluşturmak ve bunu seçmenlere de beğendirmektir. Şimdilik, bugünkü hükümetin her türlü teması reddettiği ülkelerle diyalog önerileri gibi, bunun sadece tekil ve tartışmalı mozaik taşları var. Ama tutarlı bir taslak daha eksik.”

Amerikalı ve Iraklı uzmanların hazırladığı bir raporda, Irak’ta savaştan beri 650 bin kişinin yaşamını yitirdiğinin öne sürülmesini sosyalist Neues Deutschland gazetesi, ABD’ye sert bir dille saldırmak için kullanıyor:

“Beyaz Saray’da tehlikeli bir çılgın günümüzde olanları kendinden yana yorumlayarak, Irak’ya zaferin kutlanması için süper devletin bütçesinde 20 milyon dolar ayırttırırken, Irak yıkıma gidiyor.”