1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

12.05.2010 - Avrupa basınından özetler

12 Mayıs 2010

Euro Bölgesi krizi ve İngiltere’de 70 yıl aradan sonra göreve gelen Muhafazakâr Parti-Liberaller ittifakı, bugünkü Avrupa gazetelerinde ele alınan ağırlıklı yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/NM18
Fotoğraf: AP

Fransa’da yayımlanan Nord Eclair gazetesi bugünkü yorum sütunlarında Euro Bölgesi’nde yaşanan krizin etkilerini irdeliyor:

“Cumartesi günü hem euro hem de AB boğulma noktasına gelmişti. Pazar günüyse maliye bakanları ortak para birimini ve AB kurumlarını ‘kurtardı’. Pazartesi günü piyasalar ve medya organları, bir önceki gün harcanan bu eforu alkışladı, Nicolas Sarkozy ve Angela Merkel’i âdeta göklere çıkardı. Borsalar yükselişe geçti. Ancak dünden beri insanlar, ‘Bu muhteşem kurtarma operasyonunun faturası kaça çıkacak?’ diye kendi kendine sormaya başladı. Çünkü hem krizin hem de alınan önlemlerin diyeti var.”

Finlandiya’da yayımlanan liberal görüşlü Hufvudstadsbladet gazetesi de yorumunda Avrupa ekonomisinin uzun vadeli perspektifini değerlendiriyor:

“AB, elindeki tüm silahlarını tüketti. Şu an artık başka bir çıkış yolu yok. Son alınan istikrarlaşma önlemlerinin yeterli gelmesi şart. AB belki de finans kriziyle başlayan resesyondan ancak beş ila altı sene içinde sıyrılabilir. Bu da Asya, Rusya ya da Brezilya’daki krizlerden uzun sürecek demek. Avrupa eski ekonomik gücüne kavuşmakta zorlanacak. Her şey istikrar paktı ve devlet bütçelerinin istenilen şekilde rayına oturmasına bağlı. AB elindeki silahları, tıpkı oğlunun kafasındaki elmayı okla vurması gereken Giyom Tell kıvraklığında kullanmak durumunda. Tell, elmayı tutturamasaydı oğlu da kendisi de ölecekti.”

İngiltere’de Muhafazakâr Parti’nin Liberaller ile kurduğu ittifak, 13 yıllık İşçi Partisi iktidarına son verdi. 70 yıl aradan sonra yeniden bir koalisyon hükümetinin işbaşına geldiği ülkede Başbakan David Cameron'ı da oldukça zorlu bir görev dönemi bekliyor. İspanya’nın başkenti Madrid’de yayımlanan sağ liberal görüşlü El Mundo gazetesinin konuyla ilgili yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

“İngilizler belirsizliği sevmezler. Bu yüzden Muhafazakârlar ve Liberaller koalisyon kurma konuşunda hemen anlaştı. Liberallerin Nick Clegg liderliğinde kabinede yer alacak olması da olumlu bir gelişme çünkü hükümet bu yolla gerekli istikrara kavuşabilecektir. Ancak henüz belirsiz olan, Avrupa ve yabancılar politikasında birbirine zıt bir anlayış benimseyen tarafların nasıl anlaşabileceği konusu. Ayrıca geleneklerine bağlı olan İngilizlerin yeni seçim yasası konusunda tasarlanan reformu nasıl değerlendireceği de belli değil. Bu da İngiltere için tahmin edilemez sonuçlar doğuracak gibi görünüyor.”

İtalyan’ın Torino kentinde yayımlanan liberal La Stampa gazetesinin aynı konudaki yorumunda da şu satırları okuyoruz:

“David Cameron sonunda istediğini elde etti. İşçi Partisi’nin 13 yıllık iktidarını sonlandırdı. Başlangıcından beri daha çok olaylar ve parti gurubunun dışında kalmış bir görüntü çizen Cameron özelikle toplumla ilgili görüşlerini muhafazakârlara anlatabilmekte de bir hayli zorlandı. Cameron, Margaret Thatcher döneminde ‘parazit’ olarak kabul edilen bir toplum yerine, serbest pazar ekonomisinin, kamusal sağlık kurumlarının var olduğu büyük bir toplum anlayışını benimsiyor. Şimdi sıra kendisinde; zira yapılacak daha çok iş var.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa