11.07.2011 - Alman basınından özetler

Düsseldorf’ta yayımlanan iktisat gazetesi Handelsblatt, en az dört bin kişinin telefonlarını dinlediğinin ortaya çıkmasından sonra Pazar günü 168 yıllık yayın hayatına son veren News of the World gazetesinin akıbetine şu satırları ayırmış:

“Medya imparatoru Murdoch’un mücadelesi, İngiltere’deki toplum, siyaset ve basın arasındaki sansasyonel çarpışmanın sadece bir tarafıdır. Daha düne kadar telekulak skandalı yüzünden News of the World’a veryansın eden diğer gazeteler, basına ‘kaç boy korse’ giydirilsin tartışması başlayınca omuz omuza verdiler. On yıllardır kendini Avustralyalı medya patronunun dediğini yapmaya mecbur hisseden politikacılar için öç alma zamanı geldi. Başbakan Cameron basın ahlâkının gözden geçirilmesi talimatını vermekle ilk yaylım ateşi açmış oldu.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda İngiltere’deki telekulak skandalının başbakanı da zor durumda bırakabileceği belirtiliyor:

“Başbakan David Cameron, siyasi bakımdan hayatta kalma içgüdüsüyle medyadaki dostlarıyla arasına mesafe koyacaktır. Bunun en bariz işareti, özel BSkyB televizyonunun Murdoch’a satılmasıyla ilgili kararı ertelemesi olabilir. Yasalara uygun olsa da olmasa da, gazete skandalının kokusu daha savuşmadan vereceği onay, önemli bir dönüm noktasında bulunan başbakana puan kazandırmayacaktır.”

Wiesbadener Kurier gazetesi Almanya’daki hükümet revizyonunun ardından bazı yeni bakanın yerine ısınmakta zorlandığını, örneğin Bavyeralı yeni İçişleri Bakanı Friedrich’in iç güvenlikle ilgili yadırganacak çıkışlar yaptığını yazıyor:

“İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich görevine alışmakta güçlük çekiyor. Alman kamuoyu da ona bir türlü alışamıyor. Bakan yaz tatiline çıkmadan önce hatırlarda kalabilmek için sert bir çıkış yapıp hiç olmazsa sağ muhafazakar kesim nezdinde puan toplamaya çalıştı. Hrıstiyan Sosyal Birlik politikacısı içişleri bakanının sözleri ancak böyle yorumlanabilir: Almanya’daki potansiyel terörist bundan böyle öldürülmeyi göze almak zorundadır.”

Dresden'de yayımlanan Saechsische Zeitung adlı gazete, Almanya hükümetinin Suudi Arabistan’a savaş tankı satma kararını şöyle yorumluyor:

“Hayır, demokrasi böyle yürümez. Başbakan Merkel’in tank satışını meclisten gizlemeye çalışması, onun tuhaf bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu gösterir. Savunma bakanı kanalıyla yarım yamalak ahenk yaratmaya çalışıyor ama, bir kriz bölgesine 200 modern savaş tankı satılacağından kamuoyunun kapsamlı bir şekilde haberdar edilmesine gerekir. Başbakan Merkel bu konuda kötü bir siyaset tarzı sergilemiştir.”

Rheinische Post gazetesinin, ‘Alacakaranlıktaki İtalya’ başlıklı yorumunda bu Akdeniz ülkesinin de borç batağına saplanma ihtimalinin bulunduğu dile getiriliyor:

“Kriz yönetiminin ipleri Euro'yu kurtarmaya çalışanların elinden kayıp gidiyor. Yunanistan’da olduğu gibi bir açık henüz kapatılmışken, ortaya yenileri çıkıyor. Şimdi sıra, Euro bölgesinin en büyük üçüncü ekonomisini barındıran İtalya’da. İtalya temerrüde düşerse, para birliği dağılabilir. Bu tehlike gerçektir. Çünkü İtalya sadece milli gelirinin %120’si kadar borçlanmış bir ülke değil. Aynı zamanda hükümet krizi de geçiriyor. Başbakan Berlusconi, kemerlerin sıkılmasını isteyen Maliye Bakanı Tremonti’yi muhtemelen görevden alacak. Bu, siyasi istikrarsızlık içindeki İtalya’nın, iflasını ifşa etmesi olur. Bütçe disiplinsizliği, Avrupa Birliği’nin yetersiz kontrolü ve Euro Bölgesi ülkelerinin mütereddit kriz stratejileri ortak para biriminin istikrarını bozuyor. Hükümet başkanları kolay yolu seçip ya istikrar fonunun hacmini genişletiyor, ya da milyarlık ek kurtarma paketleri hazırlıyorlar. Acımasız finans piyasası bu davranışı cezalandıracaktır. Tek çözüm, müflis ülkelerin borçlarının makaslanması, rekabet güçlerinin arttırılması ve bütçe disiplinine harfiyen uymalarının sağlanması olabilir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: A. Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek