1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.09.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa9 Eylül 2004
https://p.dw.com/p/AbtQ

Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Günter Verheugen’in bugün tamamladığı dört günlük Türkiye temasları ve Ankara’nın AB üyeliği süreci, özellikle Alman gazetelerinde bugün geniş bir şekilde yer aldı. Uluslararası basında ise Rusya’nın terörle mücadele yolunda ”önleyici saldırılar” gerçekleştireceğini açıklamasından sonra farklı bir boyut kazanan Kafkaslar ve terör konusu ön planda.

Başkent Berlin’de çıkan Die Welt gazetesi, Türkiye’ye bugün tam iki sayfa ayırmış. ”İşkence iddiaları, Verheugen’ın Türkiye ziyaretini gölgeliyor” başlığı altında geniş bir habere yer veren gazetede ayrıca "Türkiye’nin AB üyesi olmasını istiyor muyuz?” başlığı ile ilginç bir söyleşi de yer alıyor. Söyleşide, Türkiye’ye ”imtiyazlı” ortaklık verilmesini savunan Hristiyan Demokrat Birlik Parti’nin Dış Politika Sözcüsü Friebert Pflügler ile Ankara’nın tam üyeliğini destekleyen iktidarın büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin Meclis Grup Başkan Vekili Gernot Erler’in birbirine zıt görüşleri aktarılıyor. Tam sayfalık bu söyleşiden, önce ana muhalefet temsilcisi Friebert Pflügler’in sözlerinden bazı alıntılar yapıyoruz:

"Türkiye’ye 1963’te üyelik sözü verildiğinde, AB henüz ekonomik bir topluluktu. Oysa bugün siyasi olarak da bütünleşme amaçlanmaktadır. 40 yıl önce verdiğimiz bir sözü tutmadığımız şeklindeki bir izlenim tümüyle yanlış olur. Türkiye, bu 40 yılda, Avrupa standartlarına ulaşmak için çok az şey yaptı. Bunun sorumlusu biz değiliz. Son iki yıldır ise Erdoğan hükümetinin, AB kriterlerini hayata geçirme yönündeki çabaları takdire şayan ve kağıt üstünde bakıldığında, söylenebilecek hiçbir şey yok. Ancak insan hakkı savunucuların da belirttiği gibi uygulamada durum çok daha farklı. Bence Türkiye’ye yeni vaatlerde bulunmak yerine müzakerelere başlanmayacağı söylenmeli ve bu konuda artık frene basılmalıdır. Önerdiğimiz imtiyazlı ortaklık formülü üzerinde en azından kafa yormak istmiyor musunuz, anlamıyorum. Nitekim AKP Genel Sekreter Yardımcısı, daha geçen temmuz ayında, partimizin Genel Sekreteri Laurenz Meyer’e, sonunda böyle bir modeli pekala düşünebileceklerini belirtti.”

Birlik Partileri’nin Dış Politika Sözcüsü Pflügler’in bu sözlerine karşılık, iktidarın büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin Meclis Grup Başkan Vekili Gernot Erler’in Die Welt’te yeralan ifadeleri ise özetle şöyle:

”Türkiye’ye 40 yıl önce söz verdik. Zaten bugün için Türkiye'nin üyeliği hazır olup olmadığını tartışmak yersiz. Sözkonusu olan, örneğin 2020’ye kadar durumun ne olacağı. Müslüman bir ülkenin Birliğe dahil olması, tüm Batılı ülkelerin çıkarları için önemli bir kazanım olur. İmtiyazlı ortaklık, aslında Türkiye’nin tam üyelik talebini reddetme anlamına gelen bir göz boyamadır. Ayrıca bu, tüm Ortadoğu bölgesindeki gelişmelerin geleceğine ve AB’nin İslam dünyası ile ilişkilerine dair bazı riskleri de beraberinde getirir.”

Almanya’nın bir başka etkin siyasi gazetesi olan Süddeutsche Zeitung da "AB, Türkiye’deki insan haklarına ilişkin durumu araştırıyor” başlığı ile Günter Verheugen’in Türkiye temaslarını haber yapmış. Gazetede ayrıca Ankara Dış Siyaset Araştırma Merkezi Koordinatörü Suat Kınıklıoğlu’nun geniş bir yazısına yer veriliyor. Kınıklıoğlu’nun Süddeutsche Zeitung için kaleme aldığı yazıdan kısa bir alıntı yapıyoruz:

”Türk hükümetinin dış politikası, neredeyse tümüyle AB üyeliği yolunda müzakere tarihi alınması üzerine kurulmuş durumda. Türkiye’ye müzakare tarihinin verilip verilmemesi, verilecekse görüşmelere ne zaman ve nasıl başlanacağı gibi kararlar bile Türkiye’deki tüm siyasi organlarına istikrarsızlık faktörü olarak yansıyacaktır. Ancak ne olursa olsun, Türkiye, Avrupa’nın jeopolitik konumu içinde önemli bir rol oynamayı sürdürecektir.”

Kuzey Osetya’daki kanlı rehine eylemiyle bir kez daha gündeme gelen terör konusu ve Rusya’nın teröre karşı mücadelede ”önleyici saldırı” taktiğini izleyeceğini açıklaması, Avrupa basınında geniş bir şekilde yankı bulmuş. İngiliz Financial Times, ”Putin’in Beslan’a tepkisi hatalı” değerlendirmesini yaparken, Rusya liderinin dün terörle mücadele konusnda yaptığı açıklamalarda Çeçenistan sorununa bir kez bile değinmeyerek, Soğuk Savaş döneminin klasik hatalarından birini tekrarladığını savunuyor.

Rusya’nın yeni stratejisine karşı bir eleştiri de Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alıyor. Yorumda, dünyanın neresinde olursa olsun, terör odaklarına karşı ”önleyici saldırılar” yapacağını açıklayan Rusya’nın bu planını hayata geçirmesi durumunda, devletler hukukunun ayaklar altına alınacağı belirtiliyor. Kafkaslar’daki mevcut çıkmazın, Rusya’nın umursamazlığının bir sonucu olduğu belirtilen yorumda, teröristlerin de bu durumu kullandıkları tesbiti yapılıyor.

Rus Nesawissimaja Gaseta ise Moskova’nın askeri tehditlerinin içinin boş olduğu savunuluyor. Terör odaklarının, Afganistan’dan Cezayir’e, Irak’tan Mısır’a, Hindistan’dan Filipinler’e kadar uzandığı hatırlatılan yorumda, Rusya’nın imkanlarının, bu kadar geniş bir alanda mücadele etmeye yetmeyeceğini vurgulanarak, açıklanan terörle mücadele stratejisin gerçekçi olmadığı belirtiliyor.