1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.08.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu9 Ağustos 2005
https://p.dw.com/p/Abpd

Bugünkü Alman ve Avrupa gazetelerinde, Almanya’da geçen yıl kurulan Terörle Mücadele Merkezi’nin çalışmaları, nükleer faaliyetlerine yeniden başlayan İran’la yaşanan kriz ve Japonya’da erken seçimlere gidilmesi konuları göze çarpıyor.

Almanya İçişleri Bakanı Otto Schily dün başkent Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, geçen yıl sonunda kurulan Terörle Mücadele Merkezi’nin faaliyetlerinin bir bilançosunu çıkardı. Bilanço olumlu ve Alman gazeteleri de bugünkü baskılarında böylesi bir merkeze duyulan ihtiyaca dikkat çekiyor. Aschaffenburg kentinde yayımlanan Main Echo gazetesi, eyalet sistemi ile yönetilen Almanya gibi bir ülkelerde bu tür terörle mücadele merkezlerinin büyük önemi olduğunu vurgulanıyor. Konuya ilişkin Mitteldeutsche Zeitung’un yorumu ise şöyle:

„ Almanya’daki federal sistem, uluslararası ağır suçlar ve terörle mücadelede tam bir ayak bağı. Merkezi şekilde işlemeyen bir emniyet sistemi artan suçlarla mücadele edemez. Peki alternatif ne? Almanya İçişleri Bakanı’nın dün gururla sunduğu, Berlin’de geçen yıl kurulan Terörle Mücadele Merkezleri örneğin. Yakında anti terör bilgi bankası da kurulacak, böylece polisin çalışmaları kolaylaşacak. Güvenlik güçleri hangi eyaletin hangi kurumu, ne tür bilgiler verebilir, çabucak öğrenecek. Tüm bu faaliyetler vatandaşların bireysel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanacağı anlamına gelmiyor. Bu sistem sadece federal sistem karmaşasında polisin daha hızlı çalışmasına yardım ediyor.“

Basın turumuzda şimdi de İran’a uzanıyoruz değerli dinleyenler. İran İsfahan’daki nükleer tesislerini yeniden faaliyete geçirdi. Avrupa Birliği’nin hafta sonunda yaptığı, İran’ın nükleer programından vazgeçmesi halinde ekonomik yardımlar alacağı sözü Tahran’ı iknaya yetmedi. Iran teklifte çıkarlarının yeterince gözetilmediğini öne sürerek, sivil amaçlı olduğunu savunduğu uranyum zenginleştirme faaliyetine başladı. Bu da son haftalarda yaşanan krizi derinleştirdi. Konu Alman ve Avrupa basınında geniş yer alıyor. Ulm kentinde yayımlanan Südwest Presse gazetesi, Avrupa’nın Ortadoğu’nun en stratejik bölgesindeki İran’a karşı yapacak hiç bir şeyi olmadığını yazarken, Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung, mollaların uzlaşmaya yanaşmayan tavrının batının şüphelerini haklı olarak arttırdığını belirtiyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Batı ile gerginliğin tırmandığı bir dönemde İran’ın Suriye ile yakınlaşmasına dikkat çekiyor:

„ İlk bakışta laik Suriye ile İran İslam Cumhuriyeti birbirinden çok farklı gibi görünse çıkarları ortak. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad Beşar Esad’ı kabul etti ve iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek istediğini söyledi. Nihayetinde Irak’tan Filistin’e ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’ne düşmenlıklarına kadar iki ülkeyi birbirine yaklaştıran güçlü bağlar var. Sonra İran’ın Hizbullah örgütünü desteklemesi, Suriye’nin de işine geldiğinde politikasına alet etmesi de bir diğer ortak nokta. Washington ise her iki ülkeyi terörün destekçisi olarak görerek, Tahran ve Şam’ı daha da birbirine yakınlaştırıyor.“

Bir başka başka konuya geçiyoruz. Japonya BaşbakanıJunichiro Koizumi, ülkesinin posta idaresini özelleştirmeye yönelik reformlarının parlamentoda gerekli çoğunluğu bulamamasının ardından alt kanadı feshetti. Parlamentonun alt kanadının belirlenmesi için 11 Eylül'de seçimlere gidilecek. Konu bugünkü Avrupa basınında geniş yankı bulmuş. İsviçre’nin Cenevre kentinde yayımlanan Neue Zürcher Zeitung, Başbakan Junichiro Koizumi'nin parti içi çekişmelere kurban gittiğini yazarken, Luksemburg’un Luxemburger Wort gazetesi Kouzumi’nin seçimlerden mağlup çıkabileceğine dikkat çekmiş. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz:

„Parlamentonun alt kanadını feshedip, erken seçimlere gitmek Japonya’da geleneksel bir yol değil. Başbakan Koizumi’’nin yaptığı 60 yıldır politik tutarlılığı ile dikkat çeken Japonya’da olağan dışı bir adım. Koizumi’nin partisi şimdiye dek sadece 1993 yılında kısa bir süre çoğunluğu sağlayamamış, iktidarı muhalefete kaptırmıştı. O zaman da konu seçim sistemindeki reformdu. Koizumi’nin liberal partisinin iktidarını sarsan bu seferki konu ise, tüm dünyanın en büyük tasarruf ve sigorta kurumlarından biri olan Japon postası. Özelleştirilmesi aslında hiç bir rizk taşımasa da, üyeleri tedirgin etmeye yetti. Bakalım Koizumi seçmeni uzun vadeli düşünüp kendi reformlarının iyi olduğuna ve bunun için partisini seçmelerine ikna edebilecek mi.“

Fransız La Tribune ise Japonya Başbakanı Koizumi’nin reformları için gerekli çoğunluğu sağlayamamasının ardından parlamentoyu dağıtıp, erken seçimlere gitme kararını cesurca bir adım olarak değerlendiriyor.

„Koizumi gibi, çoğunluğu bulamayınca seçimlere gitme cesaretini gösteren politikacıların soyu tükeniyor. Avrupa’da Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Junker onlardan biri örneğin. O da Avrupa Birliği Anayasası’na sandıktan hayır çıkması halinde istifa edeceğini duyurmuştu. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ise, erken genel seçimlere gidilmesine, ülkesinin sosyal sistemindeki yenilikleri içeren reform paketi Ajanda 2010’a parlamentoda çoğunluğunu bulamamasını gerekçe göstermişti. Bu tür atılımlar politik cesaret gerektirir ve bu cesareti Fransa’da maalesef pek göremiyoruz.“