1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

9 Temmuz 2012

Fransa ile Almanya arasındaki ilişkiler, Afganistan konferansı ve Libya seçimleri, bugünkü Alman gazetelerinin öne çıkardığı yorum konuları.

https://p.dw.com/p/15Tqn
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Stuttgarter Zeitung Fransa ile Almanya arasındaki barışın 50. yıldönümünü konu alan yorumunda şu satırlara yer vermiş:

“François Hollande’ın Fransa cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa’daki kuvvet dağılımını değiştirdi. Merkel ve Sarkozy krizi tasarrufla göğüslemeye çalışıyordu. Hollande ağırlığı milyarlık büyüme programına kaydırdı. Yeni cumhurbaşkanının doğal müttefikleri Berlin’de değil, Roma ve Madrid’de oturuyor. Bu şimdilik Avrupa bünyesindeki dayanışma açısından yararlı da olabilir. Çünkü Merkel-Sarkozy ikilisinin hâkimiyeti çoğunu rahatsız etmekteydi. Bizzat Hollande bile Alman-Fransız üstünlüğü karşısında uyarıda bulunmaktaydı. Henüz birbirlerine ısınamadıkları görülen Alman ve Fransız liderlerin aralarının çok fazla açılmamasına dikkat etmeleri gerekiyor. Almanya ile Fransa arasındaki görüş ayrılıklarının uzun sürmesi Avrupa Birliği’nin bölünmesine yol açabilir.”

Weser Kurier gazetesi iki ülke arasındaki barışın 50. yıldönümü vesilesiyle Fransa’da düzenlenen Hollande-Merkel buluşmasına değindiği yorumunda, Avrupa Birliği’nin kriz zirvesindeki gerginliğin yerini yumuşamanın aldığını yazıyor:

"On gün önce Brüksel’deki zirvede sergilenen gerginlikten bu defa eser yoktu. Almanya ile Fransa’nın barışmalarının 50. yıldönümü, görüş ayrılıklarının dışa vurulduğu değil, Adenauer ve De Gaulle gibi vizyon sahibi liderlerin tarihî başarısını hatırlatacak ahenk dolu bir buluşmaya sahne oldu. Perde arkasındaki çekişmelere rağmen Hollande ve Merkel’in son derece dostane jestlerde bulunmaları doğrusu beklenmiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı seçim kampanyası yükünden kurtulduktan sonra Brüksel zirvesinde Euro tahvilinden vazgeçmiş, karşılığında da Euro’yu kurtarma formülü için Almanya Başbakanı’ndan taviz koparmıştı. Umalım yıldönümünde sergilenen samimi hava diğer alanlara da olumlu yansısın. İki ülke arasında bundan elli yıl önce imzalanan barış anlaşması Berlin ve Paris yönetimlerini sıkı siyasi işbirliği kurmaya ve bütün farklılıklara rağmen ortak paydada buluşmaya adeta mahkûm ediyor. Uzlaşma mecburiyeti bundan önce de karşılıklı sempatinin düşük olduğu liderler arasındaki olumlu ilişkilere yol göstermişti. Aynı şey François Hollande ile Angela Merkel arasında da neden olmasın?"

Tokyo'daki konferansta, Afganistan’a milyarlarca dolarlık kalkınma yardımı yapılması kararlaştırıldı. Berlin’de yayımlanan Neues Deutschland gazetesi buluşmayla ilgili yorumunda şu görüşlerle yer veriyor:

“Hamid Karzai, askerlerini Afganistan’dan çekmek isteyen ülkelere iki alternatif sunuyor: Ya malî yardım yaparsınız, ya da Afganistan yeniden Taliban ve terörist yurdu olur. Karşılığında da güvenlik durumunu düzelteceklerine, yolsuzlukla mücadele edeceklerine ve ülke ekonomisini uyuşturucu ticaretine bağımlılıktan kurtaracaklarına dair söz veriyor. Bu sözler inandırıcı değil. Şimdiye kadar çok az şey yapıldı ve halk ezildi. Fert başına milli gelirin 530 Dolar olduğu Afganistan dünyanın en büyük uyuşturucu üreticisi, Transparency International’ın yolsuzluk endeksinde de 182 ülke arasında 180. sırayı alıyor. Ne seçmen kütüğü var, ne kadın erkek eşitliği. Dört Afgandan üçü okuma yazma bilmiyor. Konferans sırasındaki saldırı ve çatışmalarda onlarca kişi öldürüldü. Bütün bunlara rağmen Batılı ülkeler milyarlarca dolarlık yardım taahhüdünde bulundular. Çünkü askerî misyonu itibar kaybetmeden sona erdirmek ve çalışamaz durumdaki Afgan hükümetine asgarî istikrar sağlamada yardımcı olmak istediler. Yardım bu kez Kâbil yönetimine bazı yükümlülükler getiriyor. Ama çoğu noktası oldukça muğlak. Tam da Karzai’nin istediği gibi.”

Neue Osnabrücker Zeitung'un Libya'daki seçimleri konu alan yorumu özetle şöyle:

"Arap Baharı tıkandı. Mısır’daki iktidar mücadelesi ve Suriye’deki iç savaş, heyecanı aldı götürdü. Ama haklı olarak 'tarihî' bir değişimden söz etmek mümkün. Çünkü şimdiye kadar İslam ile demokrasinin bağdaştırılamayacağı söylenmekte ve Türkiye’nin durumu istisnaların kaideyi değiştirmeyeceği hanesine yazılmaktaydı. Libya’daki seçim, Arap ülkelerindeki yenilenme hareketine odaklanma açısından tam zamanında yapıldı. Mağrip ülkelerinde iç reformlar meyve vermeye başladı. Devrime öncülük eden Tunus hızla istikrar kazanıyor. Libya’daki yüksek katılma oranı ve seçim heyecanı, Kaddafi sonrası dönem açısından ümit veriyor. Mısır’da, sorumlu iç ve dış politikalara geçiş adımları atılıyor. Doğrusu, Batı bu sürece etkili bir şekilde refakat edemediği için, bu kadarı beklenmiyordu. Her ülke kendine bir yol çizmek zorunda olsa da, geleceğe güvenmek zorundayız. Aynı zamanda çıkmaz sokakların olabileceğini de hesaba katmalıyız."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Ercan Coşkun