1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

09.04.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Jülide Mollaoğlu9 Nisan 2007

Almanya’da Paskalya bayramı nedeniyle basın da tatil yapıyor ve günlük gazeteler yayımlanmıyor. Almanya’nın önde gelen gazetelerinin Pazar sayılarında ise Hıristiyanlık ve Paskalya’ya ilişkin haberler geniş yer tutuyor. Ancak Pazar gazetelerinin sayfalarında, İran’ın İngiliz deniz piyadelerini serbest bırakması ve Ortadoğu’daki rolü ile Ukrayna ve Romanya’daki hükümet krizlerine ilişkin yorumlar göze çarpıyor.

https://p.dw.com/p/Abil

Welt am Sonntag gazetesi, İran’ın, 15 İngiliz deniz piyadesini serbest bırakmasında, Batı dünyasından çok Suudi Arabistan’ın baskısının etkili olduğunu savunuyor. Gazetenin yorumunda, Arap Birliği’nin Ortadoğu’da barışın sağlanması için girişimlerini arttırmaya hazırlandığı bir dönemde, İran’ın tutumunun önemine dikkat çekiliyor: “Propanganda cambazı olan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, izlediği provakasyon stratejisinin sınırlarını ilk kez kabul etmek zorunda kaldı. Bu nedenle de, Ahmedinejad rejimi üzerinde oluşan uluslararası baskının azaltılmadan sürdürülmesi gerekiyor. Sadece bu şekilde, İran rejiminin bölgedeki olumsuz etkisi engellenebilir ve böylelikle muhtelemen nükleer programından vazgeçmesi de sağlanabilir.”

Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung’da yer alan yorumda ise Ortadoğu sorununa çözüm için, İran’ın desteğinin şart olduğuna işaret ediliyor: “Ortadoğu sorununa çözüm amacıyla harekete geçilmesi, 10 maddelik barış veya her türlü planın hazırlanması için; İran’da reform sürecinin yeniden canlandırılması değişmez bir ön koşul. İsrail, ABD ve İngiltere’ye karşı çıkışlar yapan Ahmedinejad, Cumhurbaşkanı olduğu sürece, Batı, Avrupa Birliği ve özellikle de Almanya için İran’ı desteklemek çok zor. Bu aksi takdirde kolay olabilirdi.”

Frankfurter Allgemeine Sonntagzeitung’da yer alan diğer bir yorum da geçtiğimiz günlerde Ukrayna ve Romanya’da yaşanan hükümet krizlerine ilişkin. Yorumda, Kiev ve Bükreş’te, 2004 yılının sonbaharında başlayan devrimlerin sonunun geldiğine, milletvekillerinin satın alınabildiğine işaret ediliyor: “Ukrayna ve Romanya’da, siyasi ve ahlaki tazelik, hukuk devletine dayanan koşullar, temiz adalet ve oligarşik yapının sona ermesini vadeden Yuşçenko ve Basescu köşeye sıkışmış durumdalar. Ancak hukuk devleti temeline dayanmayan, siyasi sınıfın yolsuzluklara karıştığı bir yerde, parlamentarizme bağlı olan, denetim mekanizmaları da iyi işlemiyor. Ukrayna’da, Romanya’da olduğu gibi, halk tarafından seçilen devlet başkanı, yine halkın seçtiği milletvekillerine karşı mücadele ediyor. Devlet başkanlığı sisteminin kötü bir namı var. Ancak belki de bu sistem, perişan durumda olan toplumun, hukuk devletine dönüşümü kabul edebilmesi için, klasik parlamentarizmden çok daha uygun.”