1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

08.07.2011 - Avrupa basınından özetler

8 Temmuz 2011

İngiltere'deki telekulak skandalı, Avrupa Merkez Bankası'nın son faiz ayarı ve kredi derecelendirme kuruluşlarının borç krizindeki rolü, Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/11rQc


Sol liberal İtalyan gazetesi La Repubblica, medya imparatoru Rupert Murdoch’un patronu olduğu İngiliz magazin gazetesi News of the World’un tele kulak skandalına yol açmasına şu satırlarla değiniyor:

“Rupert Murdoch’un yüksek tirajlı gazetesinin İngilizce adı, ‘Dünyanın Haberleri’ anlamına geliyor. Belki de son nüshası ‘Dünyanın Sonu’ adıyla yayımlanır. Pazar günü dünyanın sonu gelmeyecek ama belki de belli bir gazetecilik anlayışı tarihe karışacak. Bunun aynı zamanda bir imtiyaz sahibinin, ya da bir başbakanın sonunu getirip getirmeyeceğini, bekleyip göreceğiz.”

İsviçre'nin Zürih kentinde yayımlanan Tages-Anzeiger, asırlık İngiliz gazetesinin kapanmasıyla noktalanacak olan tele kulak skandalını şöyle yorumluyor:

“Rupert Murdoch, News of the World’u kapatmakla, kanun dışı dalavereleriyle, ahlâksızlıkların ve halkın artan tepkisinin odağı haline gelen bu gazeteden kurtulmuş oluyor. Reklam gelirleri hızla azalan bu gazete medya imparatoruna zaten yük olmaya başlamıştı. Kısa süre sonra bu gazetenin yerini masum bir Murdoch gazetesi alacaktır. 170 yıllık bir İngiliz gazetesi olması ve personelinin akıbeti Murdochlar açısından zaten fazla önem taşımıyor. Baba-oğul Murdoch’ların asıl amacı, elektronik medya imparatorluğunu büyütmek. Milyarlar dururken, neden milyonlarla yetinsinler ki?”

Fransa’nın önde gelen iktisat gazetelerinden Les Echos, Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Jean-Claude Trichet’in euro krizinde Avrupa bankacılık sisteminin kurtarılmasına öncelik verdiğini yazıyor:

“AMB Başkanı Jean-Claude Trichet görev süresinin dolmasına dört ay kala, dümene hâlâ hâkim olduğunu gösterdi. Para politikasında olsun, devlet borçlanması yüzünden Euro Bölgesi'ndeki kriz olsun, ortak para biriminin emanetçisi doğru bildiğini okumaya devam ediyor. Faiz politikasında gerekli gördüğü adımı atmaktan kaçınmadı. Yunanistan’ın kurtarılmasında da taviz vermedi ve borç ertelemeye karşı olduğunu açıkça gösterdi. Trichet borçların ne silinmesini, ne de kısmen ertelenmesini tasvip ediyor. Böylece görevinin hakkını vermiş ve Avrupa bankacılığını yeni bir şoktan korumuş oluyor.”

Borç krizindeki Yunanistan ve Portekiz’in kredi notlarını daha da düşürüp devlet tahvillerini ‘satın alınmaz’ seviyesine düşüren derecelendirme kuruluşları hükümetlerin tepkisine yol açıyor. Paris’te yayımlanan muhafazakâr Fransız gazetesi Le Figaro'nun yorumu:

“Sorun, derecelendirme kuruluşlarının şimdilik alternatifsiz olmasından kaynaklanıyor. Aynı zamanda, söylenseler de hükümetlerin bu durumdan sorumlu olmasından. Avrupa Merkez Bankası’na çizilen düzenleyici çerçeve, yatırımcıyı kredi kuruluşlarının kanaatini dikkate almaya zorluyor. Derecelendirme şirketlerinin ağırlığı azaltılmak isteniyorsa, o zaman, tarafgirlik şaibesinden kurtulamayacak olan bir Avrupa derecelendirme şirketi kurmak yerine, düzenleyici tedbirlerin üzerine gitmek gerekir.”

Berlingske Tidende adlı Danimarka gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Portekiz’in kredi itibarını yerle bir etti diye Moody's şirketine yöneltilen eleştiriler ilk bakışta mantıki görünüyor. Oysa, elçiye zeval olmaz. Ama durum o kadar basit değil. Derecelendirme şirketleri finans krizine kadar, çürük Amerikan gayrı menkul kredilerine sağlam raporu verdiler. Şimdi ise, inandırıcılıklarını yeniden kazanabilmek için sanki kılı kırk yarar bir hava içine girdiler. Bu iki bakımdan zararlı. Çünkü derecelendirmeciler önce finans krizine yol açtılar, şimdi ise kendilerini temize çıkarma telaşı yüzünden, krizi sona erdirecek çözümleri sabote ediyorlar.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa