1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0802 Presseschau 1

8 Şubat 2011

Bugünkü Alman gazeteleri haftalardır protesto ve şiddet olaylarına sahne olan Mısır'daki gelişmelerle, Türkiye'nin Mısır konusunda örnek teşkil edip edemeyeceği tartışmalarıyla ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/10Cgy

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'un, Türkiye temsilcisi Kai Strittmatter'in imzasıyla yayınladığı yorumda, Türkiye'nin, Mısır için örnek teşkil edecek bir ülke olup olmadığı sorusuna yanıt aranıyor. Yorumda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, Mısır'da radikal İslâmcı Müslüman Kardeşler'e örnek olması beklentisine girildiği belirtiliyor, ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve açıklamaları, yeterince güvenilir bulunmuyor. Yorumun devamı şöyle:

"Adalet ve Kalkınma Partisi örneği Batı'ya, İslâmi hareketlerin de pekala değişebileceğini gösterirken, Arap dünyasındaki dini çevrelere ise demokrasi ve ekonomideki liberalleşmenin kaos ya da manevi değerlerin kaybedilmesi anlamına gelmediğini, bunların tam tersine başarı ve yükselişin anahtarı olabileceğini sergiliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin sekiz yıllık iktidarının ardından Türkiye bugüne dek hiç olmadığı kadar büyüme yaşıyor. Ülke hiç olmadığı kadar özgür. Ve uluslararası alanda da oynadığı rol, her geçen yıl biraz daha büyüyor. Türk demokrasisi mükemmel olmaktan çok uzak. Başbakan Erdoğan çifte standart uygulamayı seviyor. Erdoğan'ın Mısır konusunda yaptığı, ihtiraslı özgürlük ve demokrasiyle ilgili açıklamaları, İran rejimi geçen yıl muhalefeti kanlı biçimde bastırdığı dönemde duymak, hoş olurdu. Ayrıca Türkiye'nin bölgedeki etkisi uzun süredir, Ankara'nın inandırmak istediği kadar büyük değil. Ancak Türkiye bölgede yön tayini gündeme geldiğinde, parlak bir örnek teşkil ediyor. Tunus'un sürgünde yaşayan İslâmcı muhalif lideri Raşid Gannuşi 22 yıl sonra ülkesine döndüğünde, ülkesi için Adalet ve Kalkınma Partisi benzeri bir yapılanma tasavvur ettiğini söyleyerek, 'AKP, İslâm ve demokrasinin uyuşabileceğini gösterdi' dedi. Türkiye'nin İsrail'e yönelik eleştirileri nedeniye Batı tarafından sert biçimde saldırıya uğramasının üzerinden altı ay geçti. İlginçtir ki, El Kaide örgütünün iki numaralı ismi Ayman El Zevahiri de aynı dönemlerde Türkiye'yi, Batı'nın hizmetkârı olduğu ve düşman İsrail'le işbirliği yaptığı gerekçesiyle tehdit etmişti. Bu bir tesadüf değil. Türkiye modeli, İslâm dünyasındaki radikaller için bir tehdittir."

Märkische Oderzeitung ise Mısır'la ilgili yorumunda, istifa çağrılarına kulak asmayan Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in Almanya'ya sürgüne geleceği iddialarını ele alıyor. Yorum şöyle:

"Despot yolun sonuna geldi. Ancak halkına bir kan gölü armağan edip etmeyeceğine henüz karar verilmiş değil. Mısır'da eski rejimin sembolü bu ismin hızlı bir biçimde yurtdışına gitmesini mümkün kılmak, Mısırlılara verilmesi gereken bir hizmet değil mi? Ayrıca Mübarek'in Almanya'da -üstelik sadece Almanya'da da değil- şimdiye kadar Ortadoğu'da politik istikrarın güvencesi bir dost olarak görüldüğü de hatırlatılabilir. Mübarek tedavisi nedeniyle birçok kez buraya gelmişti. O zaman hiç kimse bunu protesto etmemişti."

Rhein-Neckar Zeitung ise yorumunda, Mübarek'in Almanya'ya gelebileceği yönündeki iddiaları şöyle yorumluyor:

"Mübarek'in Almanya'ya sürgüne gelebileceği yönünde medyada iyi bir hazırlık yapılarak hazırlanmış haberler, Alman hükümetinin Mübarek'in devrilmesinin ardından da bu despotun karşısında yer alma niyetinde olmadığına işaret ediyor. Ancak iltica hukuku, iltica hakkı, böyle bir durum için düşünülüp, uygulamaya geçirilmemişti."

Berliner Zeitung ise Mübarek'le ilgili yorumunda, 'Almanya'da lüks bir klinikte sürgün hayatı yaşamak, politik sığınma anlamına gelmez' ifadesini kullanıyor:

"Mısır'da iktidara gelecek yeni, demokratik, meşru yönetim ve Mısır yargısı, şimdiye dek iktidarda olan Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek hakkında her ne suçtan dava açarsa açsın, Almanya Federal Cumhuriyeti, Mübarek'in ülkesinde mahkeme önüne çıkmasını sağlamak zorundadır."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay