07.04.2009 - Avrupa basınından özetler

Sol liberal İngiliz gazetesi The Independent ABD’nin Türkiye politikasını şöyle değerlendiriyor.

“Obama'nın Prag’daki konuşması sırasında açıkça Türkiye’nin AB üyeliğinden yana çıkması Paris ve Berlin yönetimlerinin hoşuna gitmedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 80 milyona yakın Müslüman’ın yaşadığı Türkiye’nin bir an önce Avrupa ailesine dahil edilmesi şeklindeki isteği geri çevirdiler. Başkan Obama Türkiye’nin AB üyeliğini kayıtsız şartsız desteklemekle diplomatik davranmamış olabilir. Ama kendimizi kandırmayalım: Kapıyı Türkiye’nin suratına kapatmak Avrupalıların çıkarına olmaz.”

Sağ liberal Danimarka gazetesi Jylands-Posten müstakbel NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in merakla beklenen İstanbul’daki Medeniyetler İttifakı toplantısında yaptığı konuşmaya şu satırlarla değiniyor:

“Rasmussen’in İstanbul’daki konferansta, gazetemizde yayınlanan Hz. Muhammed karikatürlerinden dolayı özür dileyip, Kürt televizyonu Roj- TV'nin kapattırılacağını duyuracağına dair söylentiler çıkmıştı. Ama Başbakan Erdoğan her ikisinden de mahrum kaldı. İyi de oldu. Çünkü talep edilenlerin yapılması NATO’nun inandırıcılığına gölge düşürürdü. Aynı zamanda, İslam ülkelerinde dini hislerin tahkir edildiği gerekçesiyle işlenen insan hakkı ihlallerinin eleştirilmesi de zorlaşırdı.”

Fransız gazetelerinden La Croix ise Obama’nın Ankara ziyaretini şöyle değerlendiriyor:

“Almanya ve Fransa’nın, Türkiye’nin AB üyeliğine olumsuz tepki göstermelerinden sonra Barack Obama’nın Ankara ziyareti sırasında daha ihtiyatlı konuşacağı sanılmaktaydı. Ama Obama’nın yaratmak istediği yeni Amerika çok kültürlülüğü öne çıkarıyor. Obama Müslümanların yaşadığı ülkelerin devletler topluluğuna daha iyi entegre edilmesini arzuluyor.”

Fransız gazetelerinden Le Monde Başkan Obama’nın Avrupa ziyaretine şu satırlarla değiniyor:

“ABD ile Avrupa arasındaki ilişkiler değişti. Obama’nın sembolize ettiği yeni Amerikan stilinde burnu büyüklük, dediğim dedikçilik ve ders vericilik kalmadı. George W. Bush’un başkanlık dönemindeki, ‘ya bizimle, ya da bize karşı’ anlayışı binlerce fersah geride kaldı. 20’ler Grubu zirvesine katılan bir yetkili, tartışmalarda Obama’nın uzun uzun dinlediğini, başkalarına kulak verdiğini anlatıyor. Obama olumlu anlamdaki çok taraflılığa uygun bir işbirliğine hazır olduğunu gösteriyor. Bu sadece onun tarzı değil. Bu tarz, birden fazla iktidar merkezinin birlikte yaşamak zorunda olduğu dünyamızın gerçeklerine çok daha fazla uyuyor.”

Barack Obama’nın Avrupa ziyaretiyle ilgili son yorumu Die Presse adlı Avusturya gazetesinden aktarıyoruz:

“Obama, ABD ile dünya ülkeleri arasındaki kırgınlığı ortadan kaldırabilirse, uluslararası sorunların çözüme kavuşturulması için elverişli bir zemin hazırlamış olur. Ama o ülkesinde, ABD’ye kazandırdığı sempati puanlarının milli çıkarlara ne kadar yaradığına göre değerlendirilecektir. NATO zirvesinde Amerikalı gazeteciler ona, Avrupalı müttefiklerin mütevazı taahhütleriyle Afganistan sorumluluğundan sıyrılıp sıyrılmadıklarını sordu. Dış politikada aşırı ılımlı davranan Obama’nın sabrının ne zaman taşacağını, Moskova’dan Yakın Doğu ve Kuzey Kore’ye kadar uzanan sınavlar gösterecek.”