1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

6 Mart 2012

Suriye'deki gelişmeler, ABD'nin İran politikası, Yunanistan'ın mali durumu ve çevreye duyarlı turizm anlayışı, bugünkü Alman basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/14G8E

Berlin’de yayımlanan Der Tagesspiegel adlı gazeteden seçtiğimiz yorum Suriye konulu yorumla başlıyoruz basın turumuza...

"Ölüm ve tahrip, Suriye’yi parçalıyor. BM Güvenlik Konseyi’ndeki zıt görüşlerin ortadan kaldırılmasıysa pek mümkün görünmüyor. Şimdiye kadar 9 bin kişinin öldüğü Suriye’de rejim ile muhalefet, uzlaşmaz bir biçimde karşı karşıya bulunuyor. İşte böyle bir durumda Nobel Barış Ödülü sahibi Kofi Annan, uluslararası diplomasinin en ağır görevini üstlenmiş olarak bölgeye gidiyor. Annan, Suriye’nin iç savaşa ve kaosa düşmesini önlemekle görevli. Bu hedefe giden yolda Şam ve Moskova’ya anahtar rol düşüyor. Zira Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kremlin’i arkasında hissettiği müddetçe hiçbir tavize yanaşmayacaktır. Bunun yerine zaman öldürmeye çalışacak, hafif içerikli reformlar vaat edecek, bunun dışında da askeri birliklerine öldürme ve işkenceye devam etmeleri için hareket serbestisi tanıyacaktır."

Frankfurter Allgemeine Zeitung'dan bir yorumla devam ediyoruz.... Gazete, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Washington ziyaretinin ardından, İran’ın nükleer programı karşısında ABD Başkanı Barack Obama’nın tavrına ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Sarfedilen 'Ben engelleme politikaları uygulamıyorum' şeklindeki cümle, ABD Başkanı Barack Obama’nın Tahran yönetimine karşı şimdiye kadarki en sert uyarısını oluşturuyor. Böyle gergin bir durumda İran ile yeniden nükleer anlaşmazlığa ilişkin görüşmelere geçilmesi pek olası görünmüyor. Zaten Tahran, bu tür görüşmelere ancak ve ancak köşeye sıkıştığı anlarda, örneğin yaptırım kararlarını önleme ya da geciktirme dönemlerinde itibar etti. Şimdiye kadar bu görüşmeler sadece oyalama manevrasıydı; gerçek uzlaşma sinyalleri verilmedi. Ancak mollalar bu defa zaman öldürerek durumdan sıyrılamayacaklar. Obama diplomatik çözümlere bir fırsat daha vermek istediğini vurguladı, ama kırmızı çizgilerini de herkesin gözleri önünde çekti."

Düsseldorf'ta yayımlanan iktisat gazetesi Handelsblatt, Yunanistan’ın OECD tarafından reform şampiyonu seçilmesini irdeliyor bugünkü sayısında:

"Yunan ekonomisinin birçok yapı taşı, 1950’li yıllardan kalma ve o nedenle eski Doğu Almanya’daki koşulları anımsatır nitelikte. Yani ülkenin reform yapmaktan aciz olduğu düşünülebilir. Ancak bu yine de yanlış bir çıkarım olur. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yeni açıkladığı bir araştırmaya göre, Yunanistan tam bir reform şampiyonu. 2008-2011 yılları arasında OECD’nin 34 üye ülkesi arasında, kalkınmayı teşvik edici yapısal refomların hayata geçirilmesinde Yunanistan ilk sırada geliyor. Yunanistan'ın bu liderlik pozisyonu ise ülkede giderilmesi gereken birçok eksiğin bulunmasından kaynaklanıyor. İşte o nedenle Almanya, İsviçre ve Lüksemburg, OECD’nin refom istatistikleri listesinde en son sıralarda yer alıyor. Zira bu ülkeler, gereken tedbirlerlerin çoğunu zaten onlarca yıl önce almıştı."

Son olarak Almanya'nın doğusundaki Frankfurt/Oder kentinde yayımlanan Märkische Oderzeitung'dan bir alıntı var sırada. Dünyanın en büyük turizm fuarı ITB'nin start alması vesilesiyle turizm konusunu masaya yatıran gazetede şu satırları okuyoruz:

"Turizm ve sürdürülebilirlik! Peki, bu iki kavramı aynı potada eritmek mümkün mü? Sihirli sözcüğü biliyorsanız, bu soruyu olumlu yanıtlayabilirsiniz: Denge! Turizimden elde edilen gelir, iklimin korunmasına yönelik projelere kaydırılıyor, dolayısıyla kendi içinde bir denge sağlanıyor. Turizm şirketleri, bir köy otelinde çevre dostu bir ortamda tatil vaadinde bulunuyorsa, bu otomatik olarak karbondioksit salınımının azalacağı anlamına gelmiyor. Uçakla binlerce kilometre uzaklara gitmektense, tatilimizi hemen yanıbaşımızdaki turistik bölgelerde geçirme alışkanlığını edinmeliyiz. Bu şekilde iklim ve çevrenin korunmasına çok daha etkin bir katkıda bulunmuş oluruz."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Murat Çelikkafa