1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

06.09.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap6 Eylül 2005
https://p.dw.com/p/AbpJ

Avrupa Birliği ile Çin, gümrüklerde bekletilen yaklaşık 80 milyon parça Çin tekstil ürününün Avrupa pazarına girişi konusunda anlaşmaya vardı. Avrupa basını bugün, Avrupa Birliği ve Çin arasındaki tekstil savaşının son ermesinine genişçe yer ayırıyor. İngiliz The Independent gazetesinde tekstil krizi için şu yorum yapılıyor:

“Bu krizin ön görülmesi gerekirdi. Krizin sorumlusu ise Avrupa Birliği Ticaretten Sorumlu Üyesi Peter Mandelson’dan başkası değil. Tekstil kotalarının, 2005 yılında dolacağı sır değildi. Ve Çinliler’in de üretimlerini artırdıkları biliniyordu. Birçok Avrupalı şirket de bunu bilerek, Çin’e yüklü siparişler verdi. Avrupa Birliği’nin birdenbire Temmuz ayında, Avrupalı tekstil üreticilerini korumak iddiasıyla, yeni kotalar koymaya kalkıştı. Hem üreticilerin hem de ürünleri satın alacak olanların, kotalar dolmadan bir an önce alışverişlerini gerçekleştirmek istemeleri de hesaplanabilir bir gelişmeydi.”

Öte yandan Almanya’nın Ulm kentinde yayımlanan Südwest Presse’de “Avrupa Birliği’nin Çin’le yaptığı anlaşma bütünlüklü bir çözüm değil. En geç gelecek yıl ilk bahar aylarında yine dar boğaz yaşanacak. Çünkü şimdilik bulanan çözüm sadece geçici, sorun çözülmüş değil. Temmuz ayında yeniden kota koyan Avrupa Birliği, yerli tekstil üreticilerini Çin rekabetinden korumak amacıyla, iyi niyetle hareket etti. Ancak yanlış kişiler korundu: Çin tehdidine karşı vaktinde önlem almayan İtalya, Fransa ve Yunanistan. Kotaların dolacağı biliniyordu ama yine de önlem almadılar. Başları sıkışınca da ‘Brüksel’deki güçlü adamı’ yardıma çağırdılar. Krizden zararlı çıkanlarsa, kendilerini Çin’den gelecek mallara göre ayarlamış olan girişimciler oldu,“ deniliyor.

Basın organlarında bugün de yine, Amerika Birleşik Devletleri’ni vuran Katrina kasırgası sonrası yaşananlara ve Bush’un politikalarına yönelik eleştiriler ve yorumlar bulmak mümkün. Almanya’nın önemli gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung, Washington yönetiminin tutumunu şu sözlerle yeriyor:

“Facianın boyutları çok büyük olsa bile, başka yerlerde yaşanan facialarda da benzer kaoslar yaşansa bile, yine de bu bütün bunlar Amerika Birleşik Devletleri’nin Katrina’ya hazırlıksız yakalanmasının özrü olamaz. Afet bölgesine yardım ulaştırılması, beş altı gün alamaz. Amerikalılar doğanın acımazlığının, gelişmemişliğin ve bürokratik aksaklıkların kurbanı oldular. Amerika’nın, tıpkı 11 Eylül’den sonra hem içte hem dışta yenilendiği gibi, Katrina’dan sonra da yenilenmesi gerekiyor. Yenilenme Bush’tan başlamalı.”

Buna karşılık Düsseldorf merkezli Rheinische Post’ta, Amerika’nın pek yakında ‘küllerinden yeniden doğacağı’na ilişkin bir yorum yer alıyor:

“Sular altında kalan New Orleans kentine bakarak, insan devlete olan tüm güvenini yitirebilir. Kaos, çöken bürokrasi, şaşırmış bir Başkan, sürekli şikayet eden bir belediye başkanı, fiziksel ve psikolojik olarak sınıra dayanmış kurtarma ekipleri... Özgür dünyanın yöneticileri, ülkenin güneyinde kötü bir performans sergiledi. Fakat şunu unutmamak gerekiyor: ABD sadece etsiklikleri açısından büyük bir ülke değil, imkanları açısından da büyük bir ülke. Bu ülke hem iyi yönde hem de kötü yönde dünayı şaşırtıyor. Düşüyor ve yeniden ayağa kalkıyor. Bunu pek yakında hep birlikte göreceğiz.”

Almanya ise hala Pazar günü Başbakan Schröder ve rakibi Angela Merkel ile arasında gerçekleşen televizyon düellosunu konuşuyor. Süddeutsche Zeitung, şu satırlarla düelloyu özetliyor:

“Bu seçimde büyük değişimler söz konusu. Ama maalesef bu düelloya pek yansımadı. Büyük meseleler, küçük hesaplarda, ezberden söylenen cümlelerde kaybolup gitti. Ama düello Angela Merkel’in işine yaradı, sempati topladı. Schröder de boş ellerle ayrılmadı düellodan. Kaybetmiş olduğu puanları yeniden kazandı.”

Öte yandan Almanya dışındaki ülkeler de Schröder - Merkel çekişmesine ilgi gösteriyor. İspanyol El Pais, “Televizyon düellosunu Schröder kazandı ama kamuoyu araştırmaları, 18 Eylül sonrası Almanya’nın tarihinde ilk defa bir kadın başbakanı olacağını gösteriyor. Yani Sosyal Demokrat- Yeşiller koalisyonu sona eriyor. Schröder tartıymada üstündü ama yeri yıllık iktidarında yaptıkları, yani beş milyon işsiz, bu üstünlüğü alıp götürdü” diyor.

İngiliz The Times gazetesi ise, “Almanya’nın yeni bir başlangıca ihtiyacı var’ başlığıyla Almanya’daki seçim meselesine değiniyor:

“Almanyalar radikal değişimleri sevmese de bu hem Almanya’nın, hem de Avrupa’nın selameti açısından gerikli. Avrupa Birliği’ninen büyük ekonomsi, on yıllardır kötü durumda. Ki bundan Almanya’nın komşuları da zarar görüyor. Angela Merkel ve Hür Demokrat Parti, ülkeye yeni bir ivme kazandırır. Almanya’da bir şeylerin değişmesi şart.”

Fransız gazetesinde ise gündem dışı bir konu dikkat çekiyor. Fransız Le Monde, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın hastaneye kaldırılı etrafına bir gizem perdesi çekildiğini yazıyor:

“Chirac’ın sağlık durumuna ilişkin haberv edilmiyor. Fakat bu gizel dolu davranışlar yeni bir şey değil. Eski Cumhurbaşkanlarından Georges Pompidou da, ölmeden kısa bir süre önce, sürekli ‘gribe yakalanıyordu’. Mitterrand daha kötüsü yaptı. Prostat kanseri teşhisi konmasından sonra, sağlık durumuyla ilgili bir takım yanlış haberler yaydı. Chirac’ın sağlık durumu nasıl olursa olsun. Yönetim, Chirac’ın yaşını hatırlattığı ve bu üçüncü kez seçilmesi önünde bir engel teşkil edebileceği için, sağlıkla ilgili sorunlarını küçültmeye çalışıyor.”