05.07.2010 - Alman basınından özetler

Stuttgarter Nachrichten, milli takımın başarısından övgüyle söz ediyor. Gazetede şu satırları okuyoruz:

“Futbol şu günlerde tamamen legal bir uyuşturucu. Almanya'de yer yerinden oynuyor. Joachim Löw ve oyuncularının futbolda elde ettiği başarılar, Almanların en çok neye hasret kaldığını da gözler önüne serdi: Kararlı bir şef ve gereksiz yere böbürlenmeyen çalışkan bir ekip.”

Westdeutsche Zeitung, “Ne hafta sonuydu ama! Her yeri üç renk kapladı: Siyah, kırmızı ve altın sarısı” derken, Nordbayerischer Kurier gazetesi de bundan sonraki zorlu maça işaret ediyor:

“Schweinsteiger, Özil ve Müller, sadece savunmaya dayalı olmayan, aynı zamanda yaratıcı futboldan örnekler sunan harkulâde takım oyunuyla, dünya futbol yıldızı Messi ve arkadaşlarını altettiler. Böyle oynayabilen bir takım kuşkusuz dünya şampiyonu da olabilir. Ancak İspanya ile oynanacak yarı final maçında roller nerediyse değişiyor. Almanya birdenbire 'top cambazı bir takım' haline dönüşürken, Avrupa Şampiyonu İspanya ışıltısız ama yakaladığı az sayıdaki pozisyonu değerlendirebilen bir takım hüviyyetinde."

Brauenschweiger Zeitung da Alman millilerin dünya şampiyonu olma şansını yakaladığını söylüyor:

“Şurası açık; Alman milli takımı, Roma'daki zaferinden 20 yıl sonra ilk kez dördüncü kez dünya şampiyonluğunu kazanma şansını elde etti. Oyunu ve taktikleri iyiydi ve bu nedenle kazanmak için şimdiye kadar şansa gerek duymadı. Almanya'nın turnuva takımı olduğu yönünde bir klişe vardı, ancak bu klişe 2010'da neredeyse hiç gündeme gelmedi. Eğer bu performans pişkin İspanyollara yetmezse, yine de üzülmeyeceğiz. Kaybetmek acı ancak bu takım istikbal vadediyor."

Berlin merkezli Tagezeitung ise Merkel'ın Güney Afrika'ya gidip Almanya – Arjantin maçını izlemesini bir tür halkla ilişkiler atağı olarak görüyor. Berlin'de işlerin iyi gitmediğine dikkat çeken gazete Merkel'ın puan toplamaya çalıştığını söylüyor:

“Merkel tribünlerde boy göstererek, anketlerde popülaritesini kaybeden kendisi ve hükümeti adına, ülkenin içine sürüklendiği memnuniyetsiz ortamdan faydalanmayı başardı. Büyük olasılıkla hükümetinin yapmak istediklerini ve geleceğe yönelik persfektifini hiçbir şekilde sunmayı başaramayacağını biliyordu. Aslında bu politikasını yanlış şekilde ortaya koyacağından değil, politikasının ta başından yanlış olmasından kaynaklıyor. Ve içerdeki koas nihayetinde dışarıya taştı ve bu nedenle güçlü sözler söylenmesi gerekliydi. Ancak seçmen futboldaki performansla bir hükümet arasındaki farkı kesin olarak biliyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa