1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0501 Presseschau 2

5 Ocak 2011

Pakistan'daki suikast, Macaristan'da yürürlüğe giren tartışmalı Basın Yasası, İran'ın nükleer faaliyetleri ve ABD Başkanı Barack Obama'nın politik geleceği, Avrupa basınının yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/ztoW

İtalya'dan La Repubblica, Pakistan'da Pencap vilayeti valisi Selman Tasir'in suikaste kurban gitmesini ele alıyor. Gazete, Tasir'in, dine hakaret edenlerin idam cezasına mahkum edilmesini öngören yasaya karşı mücadele ettiği için öldürüldüğünü belirterek, bu durumu eleştiriyor:

"Selman Tasir'in pek arkadaşı kalmamıştı. Geçen kasım ayında, ölüm cezasına mahkum edilen Hrıstiyan Asya Bibi'yi kurtarmak için, dine hakaret edenlerin öldürülmesini öngören yasaya karşı mücadele ederek, Müslümanların nefretini kazanmış, kendi partisi için de eleştirilmişti. Benazir Butto suikastinden bu yana ülkedeki en ağır politik saldırılardan biri olan Tasir'e yönelik suikast, ülkede dinî gerginlikleri tutuşturup, tırmandırmanın yanı sıra koalisyon içindeki politik krizin daha da derinleşmesine neden olabilir."

Avusturya'dan Der Standard bugünkü sayısında, Tahran'ın nükleer tesislerini bazı ülkelerden temsilcilerin ziyaretine açma girişimini yorum sütunlarına taşıyor. Gazete yorumunda, Tahran yönetiminin ne kadar samimi olduğunu sorguluyor:

"Bu girişimin, nükleer faaliyetler konusunda daha fazla şeffaf olunmak istenmesiyle ilgisi yok. Bu yine diplomatik bir deneme. Bu girişim yeni Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin imzasını taşıyor. Salihi İran'ı son derece normal bir yüksek teknolojinin merkezi olarak göstermeye çalışıyor. Ali Ekber Salihi'nin bunu yaparken, Nükleer Silahların Yayılmasının Yasaklanması Antlaşması uyarınca İran'ın gerçekten de uranyum zenginleştirme hakkına karşı müdacele eden cephenin en önünde yeralmayan ülkeleri seçmesi de, onun en doğal hakkı. Ancak Ali Ekber Salihi bu ayın sonunda İstanbul'da yapılması plananan yeni tur müzakereler öncesinde diğer ülkeler için de birşeyler düşünmeli."

Fransa'da Le Monde gazetesi Macaristan'ın AB Dönem Başkanlığı'nı devralmasını ele alıyor. Yorumda ülkede 1 Ocak'ta yürürlüğe giren, medyaya sansür getireceği öne sürülen tartışmalı Basın Yasası'na da değiniliyor:

"AB 1 Ocak'ta neredeyse gizli saklı biçimde, AB hukukunu ihlâl eden bir ülkeye dizginleri teslim etti. Macaristan'da Fidesz hükümet partisinin çoğunlukta olduğu parlamento, AB ruhuna aykırı, AB hukukunu çiğneyen birçok yasayı kabul etti. Bu, özellikle 21 Aralık'ta bütün medya kurum ve kuruluşlarının içeriğinin politik kontrolünün sağlanmasını mümkün kılan Basın Yasası için geçerli. Brüksel'deki AB Komisyonu şimdi yüksek sesle tepkisini dile getiriyor. Ancak Komisyon, yasa metni açık bir biçimde AB antlaşmalarıyla çelişmesine rağmen, ihlâl gerekçesiyle Macaristan hakkında soruşturma başlatmadı."

Bir başka Fransız gazetesi Le Figaro ise bugünkü sayısında, ABD Başkanı Barack Obama'nın Cumhuriyetçiler'in ağırlığının arttığı yeni Kongre'de yaşadığı sorunları ele alıyor:

"Cumhuriyetçiler onu uyardı. Onun ilerlemesine izin vermediler. Bunun için onlara gerekli malzemeyi, geçen Kasım ayında yapılan seçimlerde Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirerek, Senato'da ise güçlü bir azınlık oluşturarak sağladılar. Barack Obama bu tehdit nedeniyle değişecek mi? Amerikalılar ve dünyanın bir bölümüne, yeni bir başlangıç, yeni bir umut sözü veren bu adam, hırs ve gayretlerine bir çizgi çekecek mi? Demokrat Obama, ülkesini değiştirmek istiyordu. Avrupa ruhuyla şekillenen reformlara imza atmak istiyordu. Devletin ağırlığının fazla, liberalizmin ise daha az olduğu bir ülke. Ancak Obama'nın görev süresinin yarısında, Kasım ayında yapılan seçimler, birçok Amerikalı'nın onun bu planlarına onay vermediğini gösterdi. Obama için hiçbirşey önceki gibi olmayacak. Ancak herşeyi tamamen kaybedilmiş değil."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa