1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

04.11.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu4 Kasım 2004
https://p.dw.com/p/Absm

ABD’ndeki başkanlık seçimleri, Avrupa basınında en geniş yer bulan konu. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin yorumunda, Bush’un zaferinin Avrupalılar’ı hayalkırıklığına uğrattığı belirtiliyor:

”ABD seçimlerini Atlantik’in öte yanında izleyenler, Bush’un rakibi Kerry’e şans diledi. Henüz resmiyet kazanmasa da Başkan Bush’un seçimleri kazanması, onları hayal kırıklığına uğrattı. Ancak Avrupa ya da başka yerlerdeki hükümetler, bu hayal kırıklığından doğan sarhoşluk yüzünden korkmamalı, saklanmamalı. Kendilerine daha önce tehdit gibi gelen gelişme gerçekleşti. Ancak bu sonuç, popüler bir anti-Bush ya da aptal bir Amerikancı tavrından uzak, soğukkanlı ve çıkarlara uygun gerçekçi bir politika izlenmesini zorunlu kılıyor. Avrupa ile ABD arasındaki diyalog, iki tarafı yeni bir ortaklığa götürebilir. Bunun koşulu, bir tarafın Avrupa’nın bölünmüşlüğünü, diğer tarafınsa ahlaki dersler vermeyi bir kenara bırakması.”

Bir başka Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung ise seçimlerin Avrupa’ya nasıl yansıyacağını ele alıyor:

"Amerika birçok Avrupalı’ya yabancılaştı. Seçimler bu durumun daha da güçlenmesine neden oldu. Bush tüm temennilere rağmen, tarih sayfalarındaki yerinin kısa bir bölümle sınırlı kalmasının önüne geçmeyi başardı. Politik görüş ayrılıklarını taslak, tartışmayı ise halk sporu diye tanımlayan bir ülkede çoğunluğun oylarını aldı. Dünya bu tehlikeli atmosferin kendisine daha fazla bulaşmasına izin vermemeli. Çünkü Amerika sadece başkandan ibaret değil.”

Aynı gazetede Wolfgang Koydl imzasıyla yer alan bir başka yorumda, Bush’un dört yıllık kırıklarla dolu karnesine seçmenlerin geçer not verdiği belirtiliyor:

"ABD, son dört yıl içinde bölünmedi mi? Amerika, Başkan Bush’la tarihinin en büyük terör saldırısını yaşadı, Afganistan ve Irak’a savaş açtı, başkanları uluslararası devletler topluluğuna yabancılaştı, bütçe açıklar verdi ve Amerikan ulusu sadece yakın tarihinin en acı, en kirli ve en pahalı seçim kampanyasını yaşamakla kalmadı. Aynı zamanda kürtajdan, eşcinsel evliliklerine kadar farklı konularda bir kültür savaşına da tanık oldu. Ancak seçmenler tüm bu gelişmelerden etkilenmişe benzemiyor.”

Hamburg’da yayımlanan Die Zeit gazetesi Bush’un yeni dönemde değişmesi gerektiğinin altını çizdiği yorumda şu görüşlere yer veriyor:

"Bush’un Bush olmaktan vazgeçmesini temenni etmeliyiz. Yani burnu büyüklükten ve sadece kendisinin haklı olduğunu düşünmekten vazgeçip, çevresini dinlemeli. Çünkü ABD’nin önümüzdeki dört yıl içinde yapmayı planladığı icraatlar için güvenilir, yardıma hazır dostlara ihtiyacı var. Bu dostlar kendilerine kulak verilmesinin yanı sıra ABD’den saygı da bekliyor. Aksi takdirde Bush, İran ya da Kuzey Kore’nin nükleer programlarının önüne nasıl geçer? Doları nasıl kurtarabilir, terörü nasıl yenebilir, Avrupa’nın da ilgi alanına giren Irak’ta demokrasiyi nasıl sağlar, kendisini düşmanlarından nasıl korur? Başkan Bush yüzünü Avrupa’ya dönmeli, halkına kulak vermeli. Çünkü son dönemde yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Amerikalılar’ın yüzde 87’si ülkelerinin terörizme karşı uluslararası yasaların sertleştirmesi için BM ile işbirliği yapması gerektiğini savunuyor.”

Seçimlerle ilgili Alman gazetelerinden seçtiğimiz son yorum Berliner Kurier gazetesinden:

”George Bush kazandı. Hem de ekonomideki başarısızlığına, savaşa, ünlü yönetmen Michael Moore’un Bush’u yerden yere vuran Fahrenheit 9/11 filmine rağmen. Dünyaya yalan söyledi. Terörizme karşı başlattığı savaş, dünyayı güvensizliğe sürükledi. Amerikalılar, dünyanın geri kalanı onunla aynı sahnede dans etmek istemediği zaman vurma ya da saldırma emri veren bir başkanı tercih etti. Bush şimde eskisinden daha güçlü. Bu, onun son başkanlık dönemi. Ve ne yazık ki kazandığı bu zaferle, sözde Allah’ın yerine getirmesini istediği görevi tamamlamaya çalışacak: Yani, dünyanın şer eksenlerini yok edecek. Bu kovboy, dünya barışı için çok büyük bir tehlike. Bugün Irak, yarın İran ya da Suriye. Avrupa gözünü dört açmalı.”

Fransız Le Monde gazetesi ise ABD’ndeki seçim sisteminin eksikliklerini irdeliyor. Yorum şöyle:

”Gecenin geç saatlerine kadar bozuk ya da hatalı seçim makinelerinde oy kullanmaya çalışan seçmenlerden oluşan tablo, dünyaya nasıl bir demokrasinin resmini çiziyor? Bu düzensizlik birçok demokraside tahayyül edilemez, ABD’yi da onurlandırmıyor zaten. Dünyanın kaderinin böylesine nuh nebiden kalma bir sisteme bağlı olması endişe verici.”

Bükreş’te yayımlanan Adevarul gazetesi de seçimlerin Bush yönetimini güçlendirdiğini belirterek, ”Washington gelecekte batılı müttefiklerinin onayını almaksızın isteklerini yaşama geçirmek için çalışacak. Önümüzdeki dört yıl içinde önce saldırıp sonra ne yapacağını soran bir ABD göreceğiz” yorumunu yapıyor.