1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

03.10.2011- Avrupa basınından özetler

Hülya Köylü4 Ekim 2011

Avrupa basınında, Euro krizi, krizin dünya ekonomisine etkileri ve Nobel ödüllerine ilişkin değerlendirmeler öne çıkan konular arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/12kpJ

Fransa'da yayımlanan muhafazakâr Le Figaro gazetesi, Euro Bölgesi'ndeki krizi değerlendiriyor. “Avrupa zehirli bir tesis mi” başlıklı yorumda şu satırları okuyoruz:

“Euro Bölgesi'ndeki kriz, Washington, Londra ve Pekin'de dünya ekonomisini tehdit eden bir faktör olarak değerlendiriliyor… Bu, piyasalarda da paniğe yol açan bulaşıcı bir kriz. Avrupa'nın kendine bir çeki düzen vermesinin zamanı çoktan geldi. Bunun ne denli gerekli olduğu uzaktan bakıldığında daha net görülüyor. Ancak diğer yandan Avrupa, her ülkenin kendi çözmesi gereken sorunlar yüzünden bir günah keçisine dönüşüyor. Oysa şamar oğlanı gibi bütün sorumluluğu Avrupa'ya yüklemek yerine, Yunanistan'ın sorunlarının çözülmesi anlamlı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Avrupa'yı uzak durulması gereken zehirli bir tesise benzetmek kolaya kaçmaktır. Bu piyasalarda zehrin yayılmasını hızlandırıcı bir etki yapmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”

İsviçreli Neue Zürcher Zeitung Yunanistan’a yapılacak yardım paketiyle ilgili görüşmeler sırasında, Federal Meclis’te muhalif seslere konuşma hakkı verilmesini yorumluyor.

“Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert, euro kurtarma paketiyle ilgili oylama öncesinde koalisyon hükümetinden aralarında Hür Demokrat Parti'den Frank Schäffler'in de bulunduğu iki üyenin aykırı görüşlerini ifade etmesine olanak verdi. Bu, parlamentodaki kurallar ve ifade özgürlüğü üzerine tartışmaları kışkırttı. Almanya’da yönetenlerle yönetilenler arasında muazzam bir uçurum var ve bu uçurum euro kriziyle birlikte azalmadı. Schäffler çevresinde toplanan “isyancılar” halkın geniş bir kesimi içinde yankı yaratıyor. Merkel’in önerdiği tedbirler halktan destek bulmuyor, yapılan anketler seçmenlerin yaklaşık dörtte üçünün kurtarma paketinin kapsamının genişletilmesine itiraz ettiğini gösteriyor. Resmî euro politikasına muhalefet edenlerse kamuoyunda marjinal hale gelmiş durumda ve parlamentoda izole oldular. Lammert aykırı seslerin bastırılmasının demokrasiye hizmet etmeyeceğini doğru şekilde teşhis etti. Bu yüzden ona teşekkür etmek gerek.”

Britanya’nın muhafazakâr gazetelerinden The Times bu hafta verilmeye başlanacak olan Nobel ödüllerini değerlendiriyor. Gazete, Nobel Barış Ödülü’nün Arap Baharı’nın temsilcilerinden birine gitmesi gerektiğini savunuyor:

“Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin barış ve özgürlük hedeflerini güçlendirmek için bu yıl önünde özel bir fırsat var: Arap dünyasında özgürlük için verilen mücadeleye önderlik eden sayısız cesur ve mükemmel insandan birini bu ödülle yüceltmek. Tunus, Mısır ve Libya’da diktatörleri alt edenlerin, ihtiyaç duydukları sadece diplomatik destek ve ekonomik yardım değil. Nobel Barış Ödülü Komitesi, Tahrir Meydanı’ndaki protestoların öncülerinden biri olan Wael Ghonim’i ve internet üzerinden Tunus isyanını dünyaya duyuran Lina Ben Mhenni'yi değerlendirmeye almalı. Cesaretleriyle Arap Baharı’nı güçlendiren aktivistler bir övgüyü hak ettiler.”

İspanyol gazetesi La Vanguardia ise Çin'deki protesto gösterilerine dikkat çekiyor ve ülkede ekonomik büyümenin tehdit altında olduğu yorumunu yapıyor:

“Ekonomik büyüme oranı iki haneli rakamlara ulaşsa da Çin tarzı sosyalizm, halk arasında giderek artan bir reddedişle karşı karşıya. Resmi olmayan verilere göre, Çin'de bir önceki yıl yaklaşık 180 bin protesto gösterisi düzenlendi. Bu, son 10 yılın toplam rakamından dört kez daha fazla. Mao Zedong'un tahmin ettiği gibi, enflasyon, sınıf çatışmasında yeni bir cepheye dönüştü. Çinlilerin kitleler halinde banka hesaplarından paralarını çekmesi, bankaların da bunu yakında hissedeceğinin bir göstergesi. Nedeni ise enflasyon oranının, tasarruf faizlerinin üzerine çıkması. Bu, Çin ekonomisinin büyümesinin önünde büyük bir tehdit oluşturabilir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü / Ercan Coşkun

Editör: Başak Özay