1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

3 Mayıs 2012

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ABD Başkanı Barack Obama'nın sürpriz Afganistan ziyareti, Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/14ofC
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Avusturya'dan Die Presse gazetesi Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili yorumunda “Sarkozy çekilir gibi değil ama yine de en iyi tercih o” fikrini işliyor:

“Pazar günü yapılacak seçim Sarkozy hakkında bir referandum niteliğinde. Zaten Sarkozy’nin en büyük dezavantajı da bu. Zira birçok şey onun aleyhine. Rakibi için ise bunların sayısı bir hayli az. Öte yandan Hollande’ın, yenilgilerle dolu berbat bir kariyerden ve bariz bir yönetme deneyimi eksikliğinden başka sunabileceği bir şey yok. Bağımsız düşüncelere ve Fransa için bir vizyon sahibi olduğuna dair en ufak bir belirti görünmüyor. Sarkozy’nin kendine sevdalı haline, lüks düşkünü tavırlarına, kof ilkesizliklerine dayanmak zor. Seçim mücadelesini önde bitirmek için aşırı sağcı cephedeki küskünleri kazanmak amacıyla içine girdiği yabancı düşmanı pozlar, tek kelimeyle iğrenç. Ancak tüm bunlara rağmen Fransa için daha iyi olan seçenek, De Gaullecü aday. Zira o, rakibinden farklı olarak, ülkesinin ekonomik realitesini en azından görmezden gelmeye çalışmıyor.”

Belçika'dan De Standard gazetesi ise seçimleri sosyalist aday François Hollande’ın kazanmasının Almanya-Fransa ilişkileri üzerine yaratacağı sonuçlar üzerinde duruyor.

“Eğer François Hollande Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerini beklendiği gibi kazanırsa, zor bir dönem başlayacak. Fransız-Alman ekseninin Merkozy döneminin ardından yeni bir denge yakalaması zorunlu hale gelecek. Bu kendi içinde bakıldığında kötü bir şey değil elbette. Şimdiye kadar ağırlık noktası, tek taraflı olarak bütçe politikasına kaymıştı. Bunun sonucu da hâlâ yapmakta olduğumuz gibi ölümüne tasarruf etmek oldu. Ancak çözüm bir başka aşırı uca savrulmaktan geçmiyor. Ekonomiye güçlü bir ivme kazandırmak için hareket özgürlüğü sağlayabilecek bir malî alan yok ortada. Çözüm Avrupa entegrasyonunun daha da güçlendirilmesi ve derinleştirilmesinden geçiyor. Ve burada en büyük risk bunun zaruriyetinin algılanmaması ve reddedilmesi olur.”

Muhafazakâr Fransız gazetesi Le Figaro ABD Başkanı Barack Obama’nın Afganistan ziyaretini yorum sütunlarına taşıyor:

“Obama’nın Kabil’e gerçekleştirdiği yıldırım ziyaretin arkasında seçimlerle ilgili taktik hesaplar yatıyor. Kahire’de İslam ile barışmaktan söz eden ve 2009 yılında Nobel Barış Ödülü’nü alan Obama, görev süresi boyunca bir savaş komutanı gibi görev yaptı. ABD’nin düşmanlarının üstüne kararlılıkla giden başkan imajını güçlendirdi. Ancak bunu yaparken 2004 yılında savaş çığırtkanlıkları arasında yeniden seçilen savaş meraklısı başkan George W. Bush’un başkalarının duygularını hiçe sayan tutumuna düşmedi. Obama aynı zamanda kendisinden önce gelen, Vietnam bataklığına saplanıp kalan Lyndon Johnson veya Tahran’daki Amerikan elçiliği işgali tuzağına basan Jimmy Carter gibi Demokrat Partili başkanların bıraktığı kötü hatıraları da azaltmaya çalıştı.”

Liberal İsveç gazetesi Dagens Nyheter ise Obama’nın Kabil ziyaretini ve ziyaret sırasında Afganistan ile ABD arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasını şu şekilde yorumluyor:

“Başkan Barack Obama’nın üç yıl önce aldığı, birliklerin adım adım geri çekilmesini öngören yeni bir Afganistan stratejisi oluşturma kararı zekice ve doğruydu. Afganistan ile yeni varılan ve geri çekilmenin temel verilerini doğrulayan anlaşma, ayrıntılar bakımından zengin olmasa da sembolik açıdan büyük öneme sahip. Askerî operasyonlar sona erdiğinde ABD’nin ve diğer devletlerin Afganistan’a karşı yükümlülüklerini devam ettirmesi şart. İleriye doğru adımlar atmak bu devlet için zor olmaya devam edecek. Afganistan'ın bu yolu tek başına yürümemesi son derece önemli.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ercan Coşkun

Editör: Ayhan Şimşek