1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0301 Presseschau 2

3 Ocak 2011

Bugünkü Avrupa basını birbirinden farklı konuları ele alıyor. Mısır'daki kiliseye yapılan saldırı ile Yunanistan'ın Türkiye sınırına güvenlik duvarı çekme planları, yorum konuları arasında.

https://p.dw.com/p/zsxf

Luxemburger Wort bugünkü sayısında, Yunanistan'ın AB'ye yasadışı göçü engellemek amacıyla Türkiye ile kara sınırında duvar örme planlarını analiz ediyor:

"Yunan Kamu Düzenini Koruma Bakanı'nın, Türk-Yunan sınırına 12 km.'lik tel örgü çekme önerisi, ilk bakışta insanı ürkütüyor. Avrupa'nın barış projesini kuranların amaçlarından biri, uluslar arasındaki sınırları kaldırmaktı. Eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri'nden Estonya'nın euro para birimine geçtiği, 1989 yılında Doğu blokunda Batı'ya sınırını ilk kaldıran ülkesi Macaristan'ın ise ilk kez AB Dönem Başkanlığı'nı üstlendiği bir zamanda, Atina'nın girişimi, garipseniyor. Herşeyden önce Türkiye 2005 yılından beri AB üyeliğine aday bir ülke."

Fransa'dan Liberation, Mısır'ın İskenderiye'de yılbaşı gecesi bir kiliseye düzenlenen 21 kişinin öldüğü saldırıyı ele alıyor:

"Nefret ve savaş, korku ve şiddet, İskenderiye ve Bağdat'ta bütün hışmıyla esti. Hrıstiyan cemaatin oralarda yokolması kaçınılmaz. Hrıstiyanlar her iki ülkede, her yerde küçük düşürülüyor, tehdit ediliyor ve inançlarından vazgeçme ile ölüm ya da sürgünde yaşama tercihiyle karşı karşıya bırakılıyor. Yaşadıkları ülkeleri böylesine yoğun bir biçimde terketmeye devam ederlerse, o zaman Hrıstiyanlar'ın kaderi Yahudiler'in Doğu'da yaşadıklarına benzeyecek. Uzun süredir bu konuda sessizlik hakimdi. Hem de şaşılacak biçimde. Batı'nın desteğini alabilmek için çok fazla Arap görülüyorlardı. Laik ve ilerici akımlarca anlaşılmak içinse çok Hrıstiyan bulunuyorlardı."

İtalya'dan sol liberal La Repubblica bugünkü sayısında, Macaristan'da medyaya sansür getireceği endişesiyle eleştirilen tartışmalı basın yasası'nın yürürlüğe girmesini, Macaristan'ın AB Dönem Başkanlığı'nı devralmasının ışığında değerlendiriyor:

"Basın özgürlüğünü engelleyen, ağızları tıkayan, tarzı Berlin'de Rusya Başbakanı Putin'le kıyaslanan yasa, Budapeşte'de yürürlüğe girdi. Üstelik tam da Başbakan Viktor Orban'ın AB Dönem Başkanlığı'nı devraldığı günde. Bu da yetmezmiş gibi, yabancı düşmanı, kapitalizm karşıtı, ekonominin gelişmesini sağlayacağı ileri sürülen tek düzen vergi de ekonomistlerin, ülkedeki bütçe açığının sınırı aştığına işaret ederek, uyarıda bulunmasına rağmen yürürlüğe girdi. Yargının kısıtlanması ve milliyetçi seslerin yükselmesi, Macaristan'ın komşularını huzursuz ediyor. Ancak Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de dile getirdiği suçlama gibi Başbakan Orban benliğini güç içgüdüsü sarmış biçimde, şaşmadan, vicdansızca politikalarını sürdürüyor. Brüksel ise bütün olup bitenleri öylece seyredip, susuyor."

Polonya'dan Gazeta Wyborcza, Başbakan Orban'ın politikalarının Macaristan'ın AB Dönem Başkanlığı'nı zorladığı görüşünde:

"Başbakan Viktor Orban'ın izlediği politika Macaristan açısından büyük bir yük gibi görünüyor. Macaristan'ın dönem başkanlığı'na başlamasını zorlaştırıyor ve dönem başkanlığı'nı da mahvediyor. Bu ülke dönem başkanlığı'nı, AB'ye ekonomik ve politik krizin damgasını vurduğu bir dönemde devraldı. Böyle bir dönemde AB'nin başında iyi bir yönetimin bulunması özellikle tercih edilirdi. Euro krizi hâlâ aşılmış değil. Macaristan ekonomiyle ilgili farklı kararlarla ilgilenmek zorunda. Euro Bölgesi dışında kalan ve kredi konusunda yeterince güven duyulmayan bir ülke olan Macaristan, Avrupa ekonomisini yeniden yapılandırmayı başaracak mı? İnsanın buna inanası gelmiyor."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ahmet Günaltay