1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.08.2011 - Alman basınından özetler

2 Ağustos 2011

Alman gazetelerinden seçtiğimiz yorum konuları, Türkiye’de genelkurmayın toplu istifası, Suriye’deki kanlı baskı rejimine dünya devletlerinin seyirci kalması ve ABD’deki bütçe anlaşmazlığına çözüm bulunması.

https://p.dw.com/p/128sd

Frankfurter Allgemeine Zeitung Türkiye’deki istifaların muhtemel siyasi sonuçlarına şu satırlarla değiniyor:

“Başbakan Erdoğan daha önce de, askerlerin eskiden sınırsız olan nüfuzunu zayıflatmayı başarmıştı; son kriz de muhtemelen siyasi iradenin üstünlüğünü güçlendirecektir. Bundan memnuniyet duyulmalıdır. Çünkü demokrasilerde askerin politikacıya yön verme hakkı yoktur. Mamafih, bu önemli değişiklik karşısında bazı kuşku ve endişeler doğmaktadır. Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün de dahil oldukları İslami hareketten doğan ‘yeni elitlerin’ iktidarlarını zamanla güçlendirip, Kemalist – dünyevi prensiplerin erozyona uğramasına katkıda bulunabileceklerine dair işaretler artmaktadır.”

Genelkurmayın istifasıyla ilgili olarak Potsdam’da yayımlanan Maerkische Allgemeine gazetesinde ise şu yoruma yer verilmiş:

“Türk Genelkurmayı istifa etmekle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar partisi ile sürdürdüğü mücadeledeki aczini teslim etmiş oldu. Sağlam demokrasilerde bu sevindirici bir gelişme sayılır: Seçimle işbaşına gelmiş bir hükümet, kendini devlet içinde devlet ilân etmiş bir oluşumun sırtını yere getirmiştir. Ancak bu başarının, düzenli olarak anti demokratik davranışlarıyla dikkat çeken Türk muhafazakarlığını güçlendireceği de unutulmamalı. Sapmaların önleyicisi teslim bayrağını çekmiş, Erdoğan tartışmasız muktedir konumuna gelmiştir. Başbakanın şimdiye kadar insan haklarını ve fikir hürriyetini canla başla savunduğu söylenemez. Halk genelkurmaya, demokratik meşruiyeti haiz başbakandan daha fazla güveniyor. Bunu değiştirmek, Erdoğan’a düşüyor.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin, Suriye’deki protestoların kanla bastırılmasını konu alan yorumuyla basın özetlerine devam ediyoruz:

“Suriyelilerin cesareti hayranlık uyandırıyor. Devlet başkanları Beşar Esad’ın kurşunlarına aldırmadan, bizlerin normal saydığı, keyfiyetsiz, işkencesiz, demokratik ve daha iyi bir gelecek için gösteri yapıyorlar. Batı kızgınlıkla seyrediyor. Oysa bu durumdan Batı da sorumlu. Sömürgeci devletler bundan 90 yıl önce Ortadoğu’nun sınırlarını belirlerken etnik anlaşmazlıkların da temelini atmıştı. Hükümdarlarını dış yardımlara bağımlı kılmak için halklar dar korselere sıkıştırılmıştı. O yetmezmiş gibi Batı kısa süre öncesine kadar Esad’ı reformcu kategorisine dahil ediyordu. Suriye Batı’ya gücünün sınırlarını gösterip, ahlâki dış politika iddiasının yalan olduğunu gözler önüne seriyor.”

Braunschweiger Zeitung da yorumunda, Batı’nın ikiyüzlülüğünü eleştiriyor:

“Bugünlerde Suriye’de sokaklara dökülüp, özgürlük ve demokrasi talebiyle rejime son verilmesini istemek cesaret ister. Batılı hükümetlerin inandırıcılıklarını korumak için kat etmeleri gereken yol çok daha kısa: Beşar Esad’a nihayet sırt çevirip, onun istifasını talep etmelidirler.”

ABD’deki borç anlaşmazlığında varılan uzlaşma Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung’un yorum sütunlarına şöyle yansımış:

“Başkan Barack Obama’nın amacı, ‘büyük uzlaşma’ sağlamaktı. Bunun için de Cumhuriyetçilere oldukça fazla taviz verdi. Ama uzlaşmacılığı zahmete değmedi. Kamu borçlanma tavanını yükseltme kavgasından Başkan zararlı çıktı. Kongre onun kadar itibar kaybetmedi. ABD’nin siyasi sistemi şimdiye kadarki esnekliği sayesinde ilerde ‘büyük mutabakat’ sağlanmasını mümkün kılacaktır. Ama borç kavgasının nasıl bir iç savaş havasında cereyan ettiği kolay unutulmayacaktır. ABD’nin dış itibarı yara almıştır. Finans piyasaları açısından bu kavgadan çıkarılacak sonuç, Washington’daki siyasi bozukluğun, bundan böyle hesaba katılması gereken bir risk faktörü olduğudur.”


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: A. Günaltay

Edditör: Hülya Köylü

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik