1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0208 Presseschau 2

2 Ağustos 2010

Bugünkü Avrupa basınında, Pakistan'ın Taliban'ı kolladığı iddiaları, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin tartışmalı açıklamaları ve İtalyan iç politikasındaki gerginlikle ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/OZxk
Fotoğraf: Abdul Sabooh

Son dönemde Taliban’ı desteklemekle suçlanan Pakistan İstihbarat Örgütü ISI’ye yöneltilen eleştiriler, Pakistan yönetimini zor durumda bıraktı. Muhafazakar Fransız gazetesi Le Figaro, iddiaları şöyle değerlendiriyor:

“Afganistan'daki Taliban’la Pakistan İstihbarat Örgütü arasındaki bağlantı, hiçbir zaman kesilmedi. Pakistan ikili oynuyor, çünkü ABD yönetimindeki koalisyon güçleri günün birinde Afganistan’dan çekilecek. Böyle olunca Pakistan da komşu Afganistan’la yeniden ilişki kurup, bu ülke ile iyi geçinmek zorunda kalacak. Amerikan Ordusu’na ait gizli belgelerin internet üzerinden yayınlanması Pakistan Devlet Başkanı Ali Serdari’nin Avrupa ziyaretine gölge düşürdü. Oysa bu ziyaret Pakistan’daki istikrarın desteklenmesi için bir fırsat olmalı. Pakistan nükleer bir güç olarak bölgede çok önemli rol oynuyor. Afganistan Savaşı’nın sona ermesi, ancak Pakistan’ın uzun vadeli çıkarlarının gözetilip, dikkate alınmasıyla mümkün olabilir.”

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, ülkenin güneyinde yaşayan Roman gençlerin polisle çatışması üzerine, şiddete başvuran yabancı kökenli gençlerin Fransız vatandaşlığından çıkarılmasını önermesi, basında geniş yer buluyor. Avusturya'nın Die Presse gazetesi, şu yorumu yapıyor:

“Fransa Cumhurbaşkanı zor durumda. Kendisiyle ilgili yapılan kamuoyu yoklamaları, kötü, adı skandallara karıştı. İşte bu nedenle eski İçişleri Bakanı olarak gelecekte şiddete başvuran, polisle çatışan göçmen kökenli gençlerin, Fransız vatandaşlığından çıkarılmasını istiyor. Bu açıklamaları birkaç hafta önce göçmen kökenli gençlerle çatışmaların yaşandığı Grenoble kentinde yaptı. Bu açıklama kulağa, kanuna, kurallara uygun gibi geliyor ve destek buluyor. Ancak buna rağmen çok saçma ve hukuki açıdan da düşündürücü. Vatandaşlıktan çıkarma, demokratik ülkelerden çok totaliter rejimlerde başvurulan bir yöntem. Suç işleyenlerin bile vatandaşlıklarını koruma hakkı vardır. Bu, 1948 yılında hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de yeralıyor.”

Aynı konuyla ilgili olarak Fransız La Croix gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Eğer belirli semtlerde kaos etkili oluyor ve hatta o bölgeleri yönetiyorsa, o zaman herkes buna sert bir yanıt verilmesini ister. Fransa’da bazı kentlerin sosyal açıdan zayıf, ihmale uğramış semtlerinde büyük oranda göçmen kökenli Fransızın yaşadığı bir gerçek. Cürüm, bu semtlerde suçluları olduğu kadar mağdurları da kendi tarafına çekiyor. Fransız vatandaşlığının, hukuki hakların yanı sıra Fransa Cumhuriyeti'nin yasalarına saygı gösterilmesi ve bazı sorumulukların üstlenilmesi ile bağlı hale getirilmesi fikri, yaygınlaştırılmalı. Ancak bu sadece sorunlu bölgelerde yaşayan gençler için geçerli olamaz. Sürekli olarak savaş ilan eder gibi açıklamalar yapılması, bastırıcı önlemlere başvurulması ve güvenlik yasaları çıkarılması gerekli mi?”

İspanya’nın muhafazakar ABC gazetesi İtalya’da Berlusconi hükümetinin yaşadığı krizi masaya yatırıyor. Yorum şöyle:

“İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile müttefiki Gianfraenco Fini arasında çatlak çıkacağı, önceden tahmin ediliyordu. İki politikacının ideolojik açıdan hiçbir ortak yanı yok. Fini, saf faşizmden orta sağa kayan bir politikacı ve Berlusconi ile arasına mesafa koymak istiyor. Başbakan Berlusconi'nin en önemli önceliği ise kendi işletmesini korumak. İtalya'da yeniden seçimlere gidilmesi çözüm getirmez. Berlusconi halkın isteğine rağmen, siyasi yenilenme adına hiçbir şey yapmadı. Solcu Romano Prodi hükümeti de ondan iyi değildi. Fini’ye güvenilmez. Çünkü gerçekten ne düşündüğü hiçbir zaman anlaşılmıyor.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay