1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0203 Presseschau

2 Mart 2010

Yunanistan'ın borç krizi nedeniyle euro için çalan tehlike çanları, Bosnalı Sırpların eski lideri Karaciç'in Lahey Savaş Suçları Mahkemesi'ndeki savunması ve Obama'nın yeni nükleer stratejisi, öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/MHQ9
Fotoğraf: dpa

Financial Times Deutschland gazetesinde, Yunanistan'daki mali kriz yüzünden piyasalara hâkim olan tedirginlikle ilgili olarak şu satırları okuyoruz:

“Spekülatörlerin neden ortak para birimi euroya yüklendikleri, Avrupalı politikacılar açısından rol oynamıyor. Yardım vaatleriyle piyasaları teskin etme girişimi işe yaramadı. Şimdi, açık konuşma zamanı geldi. Euro bölgesinin uğradığı zarar en çabuk Uluslararası Para Fonu'nun müdahalesiyle sınırlanabilir. Büyük zarar görecekleri için, para birliği üyelerinin, aralarından bir devletin iflas etmesine göz yumamayacakları kesin. Para Fonu'nun böyle bir problemi yok. Fon, inandırıcı bir şekilde, Yunanistan'ın tasarruf direktiflerine uymaması durumunda yardımı kesme kozunu kullanabilir. Para Fonu'nun müdahale etme ihtimali aynı zamanda, bol harcama yapmaya yatkın diğer üye ülkelerin de gözünü korkutmaya yeter. Onurun biraz zedelenmesi, selamet yolunu açabilir.”

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung da Yunanistan'ın kurtarılmasının Uluslararası Para Fonu'na devredilmesinin daha doğru olacağı görüşünü savunuyor:

“Yapılacak şey, tam da bu tür ödeme problemleriyle başa çıkmak için kurulmuş olan Uluslararası Para Fonu'nu devreye sokmaktır. Kimi Avrupalı politikacı bunu gururuna yediremiyor, kimi de dışarıdan yardım istenmesinin Euro bölgesinin zayıflığına yorulabileceğini düşünüyor. Fon'a başvurulması, Euro bölgesinin şanına şimdikinden fazla gölge düşürmez. Para Fonu'nun krizle mücadele tecrübesi inkar edilemez. Aynı zamanda Birlik Komisyonu'nun aksine Para Fonu tasarruf yükümlülüklerini yerine getirilmesini sağlayacak araçlara da sahiptir.”

Bonn'da yayımlanan General-Anzeiger gazetesi, Lahey eski Yugoslavya savaş suçları mahkemesinde yargılanmakta olan Radovan Karaciç hakkındaki davanın mutlaka sonuçlandırılması gerektiğine dikkat çekiyor:

“Mahkeme diken üstünde olmak zorunda. Karaciç üstünlük sağladığı takdirde mahkemenin inandırıcılığı tehlikeye girebilir. Savcılık ve mahkeme heyeti şimdiye kadar ikinci derece failleri cezaya çarptırdı. Ama şimdi, bu amaçla kurulan divanın büyük faillerden de işlediği suçlardan dolayı hesap sorabileceğini göstermesi gerekiyor. Bunu başardığı takdirde, mahkeme görevinin hakkını vermiş olacaktır. Karaciç'in ne çetin ceviz olduğu zaten malum.”

Süddeutsche Zeitung da Karaciç davasına şu satırlarla değiniyor:

“Bosna Hersek Sırplarının lideri, Srebreniça katliamını ve 44 günlük Saraybosna kuşatmasını Sırpların nefsi müdafaa savaşı ilan ederken, ne yapmak istediğini biliyor. Bu sanıktan suçunu itiraf etmesinin beklenemeyeceği gün gibi ortada. Karaciç savunma stratejisine Sllobodan Miloseviç'i örnek alıyor. O da, uzun ve etkileyici konuşmalarıyla mahkemeyi yıpratmaya çalışmıştı. Mahkeme, Karaciç'in tarihi çarpıtmasına göz yummayacaktır. Ortada bu savaşta kimin saldırgan, kimin mağdur olduğunu gözler önüne seren binlerce sayfalık iddianame, fotoğraf, film kayıtları ve şahit var. Bunu artık Sırplar da biliyor.”

ABD Başkanı Barack Obama'nın nükleer silahsızlanma planlarını konu alan son basın özetini Südwest-Presse gazetesinden aktarıyoruz:

“ABD Başkanı Barack Obama'nın Nobel Barış Ödülü almasında, nükleer silahlardan arındırılmış dünya vizyonunun büyük payı vardı. Obama idealini gerçekleştirmek istiyor. ABD'de ise kararı hararetle tartışılıyor. Nükleer programıyla flörtleşen bir İran Cumhurbaşkanı ve nükleer denemelerle gözdağı veren bir Kuzey Kore varken tek taraflı silahsızlanmak saflık olur. Obama da işte bu nedenle son derece temkinli davranıyor. ABD'nin nükleer silahlarını azaltmayı planlıyor ama sıfırlamayı düşünmüyor. Gerektiği takdirde bu silahları kullanma şıkkını da hesaba katıyor.”