1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.02.2011 – Avrupa basınından özetler

Nihat Halici2 Şubat 2011

Ortadoğu’nun geleceği, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in alması gereken tavır ve ABD’nin Mısır’a ilişkin politika değişikliği gibi konular, bugünkü Avrupa basınının konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/1096r

Polonya’da yayınlanan sol-liberal Gazeta Wyborcza, Ortadoğu’da dinin etkisinin giderek arttığını belirterek, bölge halklarında büyük çoğunluğun, dinin kamu hayatına da damgasını vurması gerektiğini düşündüğüne dikkat çekiyor. Gazete, bu bölgedeki millet egemenliğinin İslamî geleneklerle bağdaştırılması gerektiğini, ancak İslamcı diktatörlük endişelerinin de gözardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor ve ekliyor:

“Böyle bir çözümün bugünden yarına bulunması mümkün değil; ama ulaşılamayacak bir hedef olarak görülmesi için de bir neden bulunmuyor. Bu sistem Türkiye’de ve Endonezya’da işliyor; neden Mısır ve Tunus’da olmasın?”

Avusturya’da yayınlanan Die Presse adlı gazete, Arap ülkelerindeki halk hareketlerini ima ederek, kışın ortasında Arap baharı yaşanmasının akabinde Ortadoğu’da huzursuz bir dönem ve istikrarsız ilişkilerin ortaya çıkmasından Batılı ülkelerin haklı olarak endişe ettiklerini belirtiyor. Ama bu gerekçelerle dışarıdan hiç kimsenin, ayağa kalkan Arap kitlelerin, burnu büyük, zalim ve yoz iktidarlardan kurtulmak için verdikleri mücadeleye karşı çıkamayacağını da vurguluyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“ Hatta bu devrim kıvılcımlarının daha da doğuya, Orta Asya’ya kadar kayması ümit edilir. Oralarda da koltuklarında sağlam oturur gibi görünen çok sayıda diktatör, yaşamlarının sonuna kadar koltuklarından inmemek için, istikrarı koruma bahanesiyle kendi halklarını boyunduruk altında tutuyorlar. İslam Kerimov ve Nursultan Nazarbayev gibileri bugünlerde yataklarında herhalde rahat uyuyamıyorlardır!”

Fransız Le Figaro gazetesi, Mısır’a ilişkin yeni Amerikan politikalarını konu aldığı yorumunda, Başkan Obama’nın Mısır Devlet Başkanı Mübarek’i demokratik geçiş dönemine davet ederek, Mübarek’e mesafeli yaklaşmaya başladığı görüşünü savunuyor ve bunun arkasında yatan nedenleri şöyle açıklıyor:

“Pentagon, ABD’nin yılda neredeyse 1,5 milyar dolarlık bir bütçe ile desteklediği Mısır ordusu ile görüş birliği içinde ülkede kan dökülmesinin önlenmesini hedefliyor. Muhammed el Baradey ve Müslüman Kardeşler örgütü ile temaslar bulunuyor. Deneyimli diplomat Frank Wisner özel görevli olarak bölgede temaslar kuruyor. Obama’nın Mısır konusunda bu denli angaje olmasının bir nedeni de, Mısır'daki durumun, kendi başkanlığının devamı için belirleyici rol oynayacak olması.”

Sağ-liberal İspanyol gazetesi El Mundo, Mısır’daki görkemli kitle gösterilerinin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in artık realiteleri görmesini ve rejiminin kayıtsız şartsız teslimine imza atmasını gerektirdiğini vurguluyor. Gazete, arkasında hiçbir desteğin kalmadığı Mübarek’in, rejimin ölüm-kalım savaşını daha fazla uzatmasının anlamsız olacağına da işaret ederek, yorumunu şu cümle ile noktalıyor:

“Barışçıl bir çözümün önüne taş koymama sorumluluğu, halen devlet başkanlığını elinde bulunduran kişidedir.”

Hollanda gazetesi NRC Handelsblad ise, Mübarek’in kaçınılmaz sonuna henüz boyun eğmemesinin anlaşılır olduğunu, çünkü sonuçta kendisinin ve ailesinin kaderinin belirleneceğini belirtiyor. Ancak Mübarek’in gitmesinden sonra da Mısır’ın, Ortadoğu’nun ve Batının sorunlarının ortadan kalkmayacağına, hatta daha da büyüyeceğine işaret eden gazete, yine de çözümü zamana bırakmanın durumu iyice zorlaştıracağı, ülkenin ve tüm bölgenin istikrarını daha da tehlikeye atacağı görüşünü savunuyor ve ekliyor:

“Geç karar verenler, tarihin kendilerini geride bırakma riski ile karşı karşıya kalırlar.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu