1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.11.2010 - Alman basınından özetler

1 Kasım 2010

1 Kasım 2010 Pazartesi gününün Alman gazetelerinde Yemen’den kalkan kargo uçaklarında ele geçirilen Amerika adresli patlamaya hazır bombaların uyandırdığı tepkiye geniş yer veriliyor.

https://p.dw.com/p/PvI7

Berliner Zeitung terör tehlikesiyle ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“ABD, terör tehlikesinin hayati tehdit şeklinde abartıldığı ve siyasi araç haline getirildiği tek yönlü düşünce kalıplarından artık uzaklaştı. ABD’yi savaşa zorlamak için Usame Bin Ladin’i Hitler ve Lenin ile aynı kefeye koymak artık yetmiyor. Bu aynı zamanda Obama yönetiminin basiretli terör ile mücadele politikasının da bir sonucudur. Ara seçimlerden hemen önce, etkisi sınırlı da olsa, böyle bir saldırının doğuracağı psikolojik sonuç küçümsenemez. Teröristlerin kısa aralıklarla ABD ve Avrupa’yı hedef almaları da, otomatikman terör tehlikesinin arttığı anlamına gelmez. Kimi radikal dinci, dünyanın nefesini tuttuğu eski günleri özlemiş de olabilir.”

Rheinische Post gazetesi aynı konuyla bağlantılı olarak güvenlik risklerine ayırdığı yorumunda terörle koordineli mücadelenin açık verdiğini yazıyor:

“El Kaide’nin bombalı paketleri, Batı’nın terörle mücadeledeki açıklarını acımasız bir şekilde ortaya çıkardı. Suudi Arabistan gizli servisi Yemenli bombacının girişimini tesadüfen ortaya çıkardı. Amerikan yönetimi, 80 milyar dolarlık istihbarat bütçesinin verimli kullanılıp kullanılmadığını sorgulamak durumunda. Sonuç alsın almasın, her terör girişiminden sonra güvenlik sisteminin yeniden ayarlanması gerekir. Anti terör koalisyonu bünyesindeki koordinasyon eksikleri de giderilmek zorunda. Alman emniyeti bombalı paket aktarma yaptırılan bombalı paketin varlığından haberdar olmasına rağmen yüklendiği uçağın havalanmasını önleyemiyor. El Kaide sinsi zekasıyla medeni dünyayı imha eylemleriyle tehdit edebileceği zayıf noktaları buluyor. Bazen, İslamcı teröristlerin batılı istihbarat servislerinin bir adım önünde oldukları izlenimi doğuyor. Bu defa tesadüf yardımcımız oldu. Ama her zaman tesadüfe güvenemeyiz.”

Magdeburg’da yayımlanan Volksstimme adlı gazete teröre karşı mutlak güvenlik reçetesinin hiçbir zaman olmayacağını yazdığı yorumunda özetle şu görüşlere yer veriyor:

“Yemen’den gönderilen paket İngiltere’de, Köln’de, ABD’de ya da kargo uçağındayken patlayabilirdi. Paketi kargoya veren için fark etmezdi, yeter ki çok kan aksın. Arzusu, büyük kayıp verdirmek, muazzam korku salmaktı. Hedefi ise, özgürlüklerimizin sınırlanması, demokrasimizin ağır yara almasıydı. El Kaide fanatiklerinin Batı’ya, batılılara, burada yaşayan insanlara ve onların temsil ettikleri değerlere açtıkları kutsal savaş işte budur. İşin kötüsü, teröre karşı ne genel geçerli bir formül ne de yüzde yüz güvenlik garantisinin olması. Teröristler her zaman buldukları güvenlik boşluklarından yararlanacaklardır. İstihbarat birimleri terörle mücadelede ne kadar iyi işbirliği yaparsa yapsın, küresel köyümüz büyük güvenlik riskini hiçbir zaman başından def edemeyecektir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’dan aktaracağımız yorumda ise Rusya’nın Afganistan politikası ele alınıyor:

“Rusya, son askerini de çekişinden yirmi yıl sonra, Afganistan’daki savaşa neden aktif katkıda bulunmadığını iyi biliyor. Bunu, devlet başkanı Hamid Karzai’nin Afganistan’daki uyuşturucu kaçakçılarını hedef alan ortak Rus-Amerikan operasyonuna karşı çıkmasından da anlamak mümkün. Rusya’nın, Batı’nın Afganistan’da başarıya ulaşmasına yardımcı olması için yeterli neden var. Afganistan’dan Rusya’ya sadece uyuşturucu kaçırılmıyor. Aynı zamanda Kafkasya’daki radikal İslamcılarla Afganistan arasında bağlantılar da var. Rusya’nın, güvenliğini doğrudan Hindukuş dağlarında koruması için Almanya’dan fazla gerekçesinin olduğu kuşku götürmez.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu