1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.09.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak1 Eylül 2006
https://p.dw.com/p/AblD

Alman basınında bugün Ortadoğu’daki gelişmeler yine ön planda. İsrail’in Lübnan’da misket bombası kullanması, İsveç’te yapılan kreditörler toplantısı ve İran’a nükleer programını durdurması için tanınan sürenin dolması Alman gazetelerinde geniş biçimde değerlendiriliyor.

Stockholm’de Lübnan’a yardım için düzenlenen kreditörler toplantısını Freiburg’da yayımlanan Badischer Zeitung şöyle yorumluyor:

“Dünyada bazı şeyler var ki insanı çok kızdırıyor. Buna savaşlara harcanan milyarlar ya da savaşan taraflara verilen destek de dahil. Ama savaşın sonuçlarını gidermek için insani yardım yapmaya gelince, uluslararası toplum elini cebine atmaya korkuyor. Büyük jestler sonucu yapılan konferanslarda ufak sözler veriliyor. Verilen sözlerin bir kısmı da hiçbir zaman yerine getirilmiyor.“

Wiesbadener Zeitung misket bombaları ile ilgili yorumunda, Almanya iç siyasetine damgasını vuran bir tartışmaya da değiniyor:

“Savaşın ardından dışarıda oyun oynayan çocukların ya da bahçe çapalayan yetişkinlerin ölmesine yol açan misket bombaları, uluslararası alanda yasaklanmalı. Bu bombaların, Lübnan’da büyük oranda kullanıldığı iddiası, uluslararası bir soruşturmayı zorunlu kılıyor. Şu anki verilere göre, Lübnan’da her gün Amerikan yapımı olan yüzlerce misket bombalası parçacığı bulunuyor. Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice utanmış olacak ki, kendisi bu konuda soruşturma emri verdi. BM de şok olmuş durumda ve olayı incelemede kararlı. İsrail’de misket bombası kullanıldı dediği için Alman Yahudiler Merkez Konseyi’nce eleştirilen Ekonomik İşbirlirliği Bakanı Wieczorek Zeul’e ‚Yahudi düşmanı’ yaftasını yapıştırmak için ortada haklı bir sebep yok demek ki.“

Berlin’de yayımlanan Die Tageszeitung’un yorumu da aynı konuda. Yoruma göz atıyoruz:

“Alman Yahudiler Merkez Konseyi, İsrail’in misket bombası kullandığı iddiası üzerine BM soruşturması isteyen Ekonomik İşbirlirliği Bakanı Wieczorek Zeul’ü kınayabilir ya da kendisine hak verebilirdi. Ama bu tür bir talebi, utanmazca Yahudi düşmanlığı işle bağdaştırmak olmaz.“

Gazetelerde öne çıkan bir diğer konu ise İran’ın nükleer programıyla ilgili son gelişmeler. Mainz’da yayımlanan Allgemeine Zeitung’un yorumu:

“BM’nin İran’a tanıdığı sürenin dolmasının ardından normal şartlarda İran’ın atom bombası yapmasını engellemek için tek yol savaş olurdu. Ama olmamalı. Siyaset, başka yolları denemeli. Çünkü İran’a yöenlik şiddetin yol açacağı şiddet dalgası İran Körfezi’ni de aşar.“

Frankfurter Rundschau ise yorumunda, İran’a yönelik olası yaptırımları konu ediyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“Yaptırımlara yönelik her adım, sorunun doğrudan tırmanmasına yol açar. Bir cümleye başlanıyorsa, o cümlenin devamı getirilmelidir. Peki yaptırım ile başlayan cümlenin devamında ne var? İran’ın iyice izole edilmesi, dünyanın dördüncü büyük petrol üreticisine ekonomik ambargo uygulanması mı? Ya da günü birinde askeri harekat düzenlenmesi mi? Yaptırım gibi tehlikeli bir yolu seçenler, siyasi amaçlarına ulaşmak için yolun sonunda ne olduğunu gerçekçi biçimde hesap etmeli. Amaç, İran’ın nükleer programının sadece barışçıl amaçlara hizmet edip etmediğini ortaya çıkarmak. Bu konuda ABD ve İran masaya oturup açık açık konuşsa ne olur?“