1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.06.2011 Avrupa basınından özetler

1 Haziran 2011

Almanya’dan Avrupa’ya yayılan EHEC enfeksiyonu, Almanya’nın nükleer enerjiden çıkış kararı ve İtalya’da Başbakan Berlusconi’nin yenilgisiyle sonuçlanan yerel seçimler, bugünkü Avrupa basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/11SGp

Almanya’nın EHEC bakterisine İspanya’dan ithal edilen salatalıklarda rastlandığını açıklaması, ardından İspanyol salatalıklarının yapılan tahlillerde temiz çıkması tepki çekti.

Fransız Liberation gazetesi, Alman makamlarını psikoz yaratmakla suçluyor:

“Gıda maddeleri hiçbir zaman günümüzdeki kadar kontrol altında ve sağlıklı değildi. Geçtiğimiz yüzyıllarda gıda zehirlenmeleri çok daha sık ve ağırdı. Günümüz toplumlarında ihtiyat takıntısı var ve risklerin sıfırlandığı bir hayat isteniyor. Yine de EHEC bakterisinin yayılması skandal niteliğinde. Alelacele ve temelsiz olduğu anlaşılan bir şekilde enfeksiyonun İspanyol sebzelerinden kaynaklandığı tahminini dile getiren Alman makamları bunun gerekçesini açıklamak zorunda. Enfeksiyon kendi ülkelerinden de kaynaklanmış olabilir. Bu psikoz yaratma politikası ekonomi için yıkıcı sonuçlara yol açar. Sağlık için etkileri ise daha da kötü olur.”

Yine Fransa'dan Le Progres gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Salatalık psikozu tüm Avrupa’yı sardı. AB ülkeleri arasındaki bölünmeyi pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda zaten zor durumdaki İspanyol ekonomisi için son darbe olma tehlikesini içeriyor. Madrid, Brüksel’e kabarık bir fatura gönderdi bile. Almanya’ya da çöpü boylayan tonlarca Endülüs salatalığı için ‘suçu ispatlanmadan herkes suçsuzdur’ ilkesini hatırlatıyor.”

İspanyol El Mundo gazetesi ise ‘Baş suçlu Almanya’ başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Ölümcül EHEC enfeksiyonuna İspanyol salatalıklarının yol açtığını söyleyip altı gün sonra ifadesini düzelten Hamburg eyaleti sağlık senatörünün sorumsuzluğu, İspanyol tarımına milyonlarca euroluk zarara ve ağır bir imaj kaybına mal oldu. Ama hâlâ bir özür bile yok. Krizin baş suçlusu Almanyadır. Merkel hükümeti, AB’nin ilgili protokollerini ihlal eden Hamburg’daki makamlara haddini bildiremedi. AB de tam bir acizlik örneği sergiledi. İspanyol hükümeti ise kendi çiftçileri için etkin bir şekilde devreye girmede gecikti.”

Almanya, 2022 yılına kadar nükleer enerjiden çıkış kararı nedeniyle de Avrupa basınının yorum sütunlarında yer alıyor.

Fransız Le Monde gazetesi, ‘Yalnız şövalye’ başlıklı yorumunda Almanya’yı tek başına hareket etmekle eleştiriyor.

“Almanya'nın nükleer enerjiden vazgeçme kararının ekonomik sonuçları Avrupa’nın diğer ülkelerini de etkileyecek olmasına rağmen, Almanya’daki tartışmalarda Avrupa hiçbir rol oynamadı. Avrupa’nın bu en önemli ekonomik gücünün yalnız şövalye olarak ortaya çıktığı tek konu nükleer enerji değil. İş o kadar ileri gitti ki, Almanya Sekizler Grubu zirvesi gibi uluslararası toplantılarda da kenara itilmiş bir görünüm sergiliyor. Euro krizi önemli bir örnek. Almanya kurtarma mekanizmasına en fazla parayı ödeyen ülke gerçi. Ama ortaklarına kendi koşullarını dayatabileceği düşüncesinde hiçbir şekilde haklı değil. Alman hükümet mensupları, Avrupalı meslektaşlarına hiç kulak vermedikleri hissi yaratıyor.”

İtalya’da haftasonunda yapılan yerel seçimlerde solun zaferi, Berlusconi hükümetinin geleceğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. İtalyan Corriere della Sera gazetesi, muhaliflerin zaferinin garanti olmadığı yorumunda bulunuyor:

“Seçimin sonucunu kutlamak tabii ki doğru. İtalya’da yeni bir döneme girildiği, şu an boğazına kadar çirkinliklere batmış İtalyan siyasetinin değişeceği umudu parıldıyor. Ancak Berlusconi’nin yenilgisinin yarattığı coşkuyu gereğinden fazla uzatmak sorumsuzluk olur. Çünkü bugünün galipleri için zafer geçidi garantide değil. Onları sonu belirsiz, zorlu bir çalışma süreci bekliyor. Umarız ülke için yeni bir yol açılır. Ancak bu seçimler, mutlu bir gelecek için garanti anlamına gelmiyor.”

Avusturya’dan Salzburger Nachrichten gazetesi de İtalya’daki gelişmeleri konu alıyor:

“Seçim sonuçları, Roma'daki hükümetin yaptıklarına seçmenin artık seyirci kalmayacağı ve siyasîlerin iktidar oyunlarından usandığı şeklinde anlaşılıyor. Berlusconi’nin 2013 başındaki meclis seçimlerine kadar iktidarda kalabileceği düşüncesi pekçokları için bir kabus anlamına geliyor. Muhalefet, Başbakanlık için cazip bir seçenek ortaya koyarak Berlusconi’nin çöküşünü hızlandırabilir.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay