1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

01.04.2009 - Avrupa basınından özetler

Basak Özay- Başak Sezen1 Nisan 2009

1 Nisan 2009 tarihli Avrupa basınında 20'ler Grubu zirvesi, Avrupa Birliği'nin ortak göç politikası ve Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen Afganistan Konferansı’na ilişkin yorumlar göze çarpıyor.

https://p.dw.com/p/HO7s
Fotoğraf: AP

Fransız "Libération Champagne" gazetesi, G-20 Zirvesi öncesi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin tutumunu ele almış. Yorum şöyle:

"Nicolas Sarkozy, davranışı biraz kışkırtıcı olsa da, oldukça iddialı konuşuyor. Sarkozy, G-20 Zirvesi süresince, tüm bakışların üzerine odaklanacağı Barack Obama’nın ilk Avrupa ziyaretinde unutulmak istemediğini göstermeye çalıştı. Oysa davranışlarının özellikle iç amaçları olup olmadığını sormak gerekir. Anketlerde Nicolas Sarkozy'nin oyları düşmeye devam ediyor. Tekrar yükselebilmek için kesinlikle başka şeyler bulmak zorunda. G-20 Zirvesi’nin bunun için bir fırsat olabileceğini düşünüyor. Fransızlar, genel olarak bağımsızlığa değer verir. Fransa'nın uluslararası arenada farklı tavır takınmasından hoşlanırlar.“

İtalya’da yayımlanan “La Repubblica“ gazetesi, Londra'daki G-20 Zirvesi öncesi, G-8'in önemi ile ilgili bir yorumda bulunuyor:

“ABD Başkanı Barack Obama Dünya Finans Zirvesi’nden sonra Avrupa’da geçireceği süre boyunca G-20 Zirvesi’nin en önemli katılımcılarıyla ayrı ayrı görüşecek. Bunlar arasında İspanya Başbakanı Zapatero da bulunuyor. İtalya Başbakanı ise şu ana kadar ABD Başkanı’nın programında yer almıyor. Sekizler Grubu dönem başkanı Silvio Berlusconi’nin Obama ile ikili görüşme yapma fırsatını bulamayacağı anlaşılıyor. Aslında G-8, modası geçmiş bir kuruluş gibi görünüyor. Günümüz dünyasının boyutları farklı. Londra’daki G-20 Zirvesi’nde, Hu Jintao, Obama’nın karşısında oturacak. Çin Devlet Başkanı, Obama ile birlikte Londra’daki zirvenin en büyük baş aktörü olacak.“

İsviçre’nin Zürih kentinde yayımlanan Tages-Anzeiger gazetesinin, Avrupa Birliği’nin Adalet ve İçişlerinden Sorumlu Üyesi Jaques Barrot’nun ortak göç politikasıyla ilgili açıklamalarını eleştiren yorumu özetle şöyle:

“Jaques Barrot kötü biri değil. O partisinin emektarı, inançlı bir Katolik, sert mizaçlı ve çalışkan bir insan. Barrot, Avrupa Komisyonu'nun yeniden yapılanmasından bu yana İltica ve Göç konularıyla ilgileniyor. Geçen hafta Paris’te çalışmalarını anlatmak üzere bir görüşmeye davet edildi. Malta’ya ve Lampedusa Adası’na yaptığı ziyaretten daha yeni dönmüştü ve mülteci kamplarındaki koşullar hakkında tüm kızgınlığını kalpten dile getirdi. Kötü, çok kötü… Barrot saf biri değil. Ancak çaresiz. Peki, ne yapılabilir? Hiddete kapılmak siyasetin en ucuz şeklidir, üstelik muhalefete mahsus bir ayrıcalıktır. İktidardakiler ise eyleme geçmelidir, şikâyette bulunmamalıdır, yoksa kendilerini komik duruma düşürürler.”

İspanya’nın Madrid kentinden yayımlanan liberal sol eğilimli “El Pais” gazetesinin yorum sütunlarında Lahey’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Afganistan Konferansı’na ilişkin şu yorum göze çarpıyor:

“Afganistan’daki savaş sürekli büyüyor. Ne Amerika Birleşik Devletleri’nin ne de müttefiklerinin bu çatışma ortamından nasıl kazançl çıkabileceğine dair bir fikri var. Taliban yalnızca konumunu muhafaza etmedi, son patlamaların gösterdiği gibi, etki alanını da genişletti. El Kaide Pakistan sınırındaki geniş ve kontrolsüz bölgeye kadar püskürtüldü. Ancak eğer Amerika Birleşik Devletleri ile NATO askeri inisiyatifi ele almaz ve Kabil’de güvenilir bir hükümetin iş başına geçmesini sağlayamazlarsa, El Kaide daha da güçlenmiş olarak Afgansitan'a geri döner. Müttefikler yenilirse, Afganistan yeniden uluslararası terörizmin beşiği haline gelir.”