1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Şaron'un "güvenlik karşılığı barış" planı

Carsten Kühntopp23 Kasım 2005

28 Mart'ta genel seçimlerin yapılacağı İsrail’de Başbakan Ariel Şaron Filistin siyasetinde farklı bir çizgi izleyeceğinin işaretini verdi. Şaron, uluslararası toplum tarafından saptanan „toprak karşılığında barış“ ilkesini bir kenara bırakarak „güvenlik karşılığında barış“ çizgisini savunmaya hazırlanıyor...

https://p.dw.com/p/AaND
Şaron, yeni planının gerilime neden olacağı tahmin ediliyor
Şaron, yeni planının gerilime neden olacağı tahmin ediliyorFotoğraf: AP

İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un danışmanlarından Eyal Arad’ın İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeç, Şaron’un Filistin siyasetinde keskin bir değişikliğe gideceğinin sinyalini verdi. Şaron’un strateji danışmanlığını yürüten Eyal Arad, „çiftlik çevresi“ adı verilen ve İsrail Başbakanı’na ait çiftlikte düzenli olarak toplanan danışmanlar grubunun üyesi.

Danışman Eyal Arad’a göre, İsrail yönetimi yıllardan beri Filistin ile devam eden ihtilafı sona erdirmek için yapılan müzakerelerde izlediği „toprak karşılığında barış“ çizgisinden vazgeçiyor. Şaron, Oslo Barış Anlaşması’nın başarısızlığa uğradığını, istismar edildiğini düşünüyor.

İsrail yönetimi, uluslararası toplum tarafından çizilen barış haritasına artık „güvenlik karşılığında bağımsızlık“ düşüncesinin temel oluşturmasını savunuyor. Şaron’un danışmanı Eyal Arad’ın ifadesiyle bu düşünce, „Filistin’in terör savaşına nihai olarak son vermesini, bunun karşılığında da milli devlete zemin oluşturacak toprak elde etmesini“ ifade ediyor. Ancak Arad’a göre, sınırlar yeniden belirlenirken 1967 yılında yaşanan 6 Gün Savaşı öncesinin dikkate alınması sözkonusu olmayacak.

“Oslo’dan sonra terör arttı“

İsrail Başbakanı Şaron’un danışmanı Eyal Arad, İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanan söyleşisinde, „toprak karşılığında barış“ formülünün hatalı ve saf bir yaklaşım olduğunu ileri sürüyor. Soruna, İsrail’in Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni 1967 yılından bu yana işgal altında tutmasının yol açtığı, işgalin sona ermesi halinde terörün de sona ereceği düşüncesi, İsrailli danışmana göre, sağlam dayanaklardan yoksun bir düşünce. Eyal Arad, gerçekte Oslo Anlaşması’nın ardından terörün daha da arttığını düşünüyor.

2000 yılında düzenlenen Camp David zirvesinin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatan Eyal Arad, daha o tarihten itibaren Filistinliler’in asıl meselesinin kendi kontrol ve yönetimleri altındaki topraklara kavuşmak olmadığının ortaya çıktığına, bunun yerine bağımsızlıkta ısrar edildiğine işaret ediyor. Arad’a göre işgal altındaki topraklar, sorunun özünü meydana getirmiyor. İsrailli danışman, „güvenlik karşılığında bağımsızlık“ esasına dayanan yol haritasının çok daha gerçekçi bir formül olduğunu dile getiriyor.

Barış haritasına ters

Uluslararası gözlemciler, Eyal Arad’ın yol haritasına ilişkin değerlendirmesinin ilginç olmakla beraber, asıl metinle ters düşen bir yaklaşım olduğuna dikkat çekiyorlar. Ortadoğu barış sürecinin barış haritası, tartışmaya yer bırakmayacak bir ifadeyle müzakere süreci ve çözümün, „toprak karşılığında barış“ ilkesi temelinde yürütülmesini öngörüyor.

Ancak Arad’ın demeci, Şaron’un sürekli vurguladığı bir başka noktanın ifade edilmesini sağlıyor: İsrail Başbakanı Ariel Şaron, 1967 Savaşı öncesindeki Yeşil Hat’a yeniden dönülmesine karşı. Şaron, Batı Şeria’da Filistinliler’e yalnızca 3 bölgeyi terk etmeye hazır. Diğer Yahudi yerleşimleri varlığını koruyacak ve İsrail devletinin bir parçası olarak kalmaya devam edecek. Şaron, bağımsız Filistin devletinin Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki dar bir toprak şeridinde kurulmasına razı. Bu Filistin devleti de öylesine kısıtlanmış olacak ki, şu anki özerk yönetimin yetki ve haklarının belki biraz daha gelişmişine sahip olacak.