1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin'de "tek çocuk politikası"nın meyveleri

27 Şubat 2004

Çin Halk Cumhuriyeti'nde nüfus artışını dizginlemek için devreye sokulan "her aileye tek çocuk" politikası etkilerini göstermeye başladı.

https://p.dw.com/p/AamZ
Çinli aileler, biricik çocuklarını "el bebek gül bebek" büyütüyor
Çinli aileler, biricik çocuklarını "el bebek gül bebek" büyütüyorFotoğraf: AP

Çin‘de artık her dört çocuktan biri, ailede tek yetişiyor. Bu aslında ‘tek çocuk politikasının‘ bir sonucu. 1980‘lerden beri nüfusun hızla çoğalmasının önüne geçmeye çalışan Çin hükümetinin talimatı açık: ”Her aileye bir çocuk!” Ancak aile planlamasına ilişkin bu hedef sadece nüfusun oranının değil, yeni neslin de değişimine neden oldu. Bugünün el bebek gül bebek büyütülen tek çocukları nazlı, şımarık ve dik kafalı. Onlar, Çin’in yeni imparatorları.

Eğlenmeye vakit yok

Tek yetişen 16 yaşındaki Liao Ping de Çin’deki yeni nesil çocuklardan. Günün tamamını ders çalışarak geçiriyor. Öğleden sonra saat beşte okuldan çıkıp eve geliyor ve gecenin geç saatlerine kadar ödevlerini yapıyor. Hafta sonu ise piyano ve dil kursuna gidiyor. Arkadaşlarıyla eğlenmeye ya da spor yapmaya vakti yok. Liao’nun ailesi kızlarının eğitimi için hiçbir masraftan kaçınmıyor, zaten gelirlerinin büyük bir kısmını buna ayırmışlar. Liao’nun bir yıl sonra üniversite öğrenimi için ABD’ye gitmesi planlanmış. Ailenin, genç kızdan iyi notlar alması dışında başka bir beklentisi yok.

En iyisi olmak!

Ningbo kentinde yaşayan 32 yaşındaki müteşebbis Jin Song, kendi çevresinde de bu tip çocukların fazla olduğunu söylüyor: ”Çocukluklarında şımartılıyorlar. Okula başladıklarında ise en iyisi olmaya programlanıyorlar. Bence aileler, çocuklarının hayatını bu şekilde cehenneme çeviriyor. Çocukların notları düşük olunca anne ve babanın yüzü asılıyor. Bu çocuklar için gerçekten üzülüyorum çünkü, küçük yaşta rekabetin içine atılıyorlar. Aileler kendi kafalarına göre çocuğun hayatını düzenleyip, kontrol altında tutuyor. Çocuklarına köleleri gibi davranıyorlar.”

Çocuk hayatın merkezi

Liao, Çin’de kardeşsiz yetişen çocuklar neslinin ilk örneklerinden sayılıyor. Sadece bir çocuk sahibi olmasına izin verilen aileler, bu tek çocuğu hayatlarının merkezine koyuyor. Bütün güçleriyle çocuğu sevgiye boğuyorlar. Tabii bu aşırı ilgi çocukların beslenmesine de yansıyor. Veriler, Çin‘in büyük şehirlerinde her üç çocuktan birinin yaşına oranla fazla kilolu olduğunu ortaya koyuyor.

Ya yoksul çocukları?

Ülkenin daha az gelişmiş şehirlerindeki çocuklar ise bu kadar şanslı değil. Onların sadece okul öncesi dönemde şımarmalarına izin var. Okul çağına geldiklerinde ailelerine ait küçük işletmelerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Buna karşın büyük şehirlerde aileler, neredeyse varını yoğunu çocuklarına yatırıyor. En iyi yüksek okula gitmesi istenen çocuklar için özel hocalar tutuluyor.

İletişim becerisinden yoksun çocuklar

Ningbo şehrinde ilkokul öğretmeni olan Weiwei, öğrencilerinin hızlı algıladığını ve derslerde başarılı olduğunu anlatıyor. Ama Weiwei, öğrencilerle ders dışındaki diğer konularda iletişim kuramamaktan yakınıyor: ”Çocuklar evde, aileleri tarafından yanlış davranışları nedeniyle ikaz edilmiyor. Dolayısıyla öğretmenleri onlara kızdığında da çok kolay ağlayabiliyorlar. BU çocuklar, okul arkadaşlarıyla bile iletişim kurmayı beceremiyor. Sıra arkadaşları arasındaki kavgayı bile öğretmenin çözmesi gerekiyor. Ayrıca sorumluluk sahibi değiller. Görevlerini unutuyorlar.”

Tek çocuk sendromu

Kardeşsiz ve tek yetişen çocukların birçoğuna aile evinden ayrılmak zor gelirken, pek çoğu da yeni bir benlik duygusu geliştiriyor. Çoğu genç kendine ailelerinin çizdiğinden farklı hedefler koymaya çalışıyor. Başka bir ülkede, kendilerini kanıtlayabilecekleri meslekler hayal ediyorlar. Yeni kuşak çocuklar, önceki kuşağa oranla değişime daha açık ve çok daha kolay uyum sağlıyor. Bu gençler aile evinden ayrılıp, tek bir hayat yaşamaya başlıyor. Aileleri hasta veya bakıma muhtaç duruma düşerse onları yanlarına alıp, maddi ihtiyaçlarını karşılıyorlar.

Çin gelenekleri gözetiliyor

Üniversite öğrencisi 23 yaşındaki Ying Ying, ailesine karşı görevlerinin kendi gelecek planları ile çatıştığını söylüyor. Tabii hastalık durumun istisna olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Annem ya da babam hasta olursa tabii ki onlarla ilgilenmek benim görevim. Sonradan kendi ailemi kursam da bu görev değişmez. Ama bunu mecbur olduğum için değil, onları sevdiğim için yaparım. Çin geleneklerinde aile herşeyden önemlidir. Kendi hayatımı yaşamak istiyorum ama onları da düşünmek zorundayım.”