1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

070809 China Pressefreiheit

9 Ağustos 2009

2008 Olimpiyat Oyunları öncesinde ev sahibi Çin, dünyaya basın özgürlüğünü gözeteceğinin sözünü vermişti. Ancak Çin'de insan hakları ve devletin tutumuyla ilgili haber yapanlar, hâlâ hükümetin ağır baskısı altında.

https://p.dw.com/p/J6WG
Symbolbild China Pressefreiheit ZensurFotoğraf: DW

Olimpiyat Oyunları'nın üzerinden tam bir yıl geçti. Ancak Çin'de uluslararası basın özgürlüğü standartları henüz yakalanabilmiş değil.

Çin'de bir bilgisayarın başına oturmuş, internette sörf yapıyoruz. Durum pek de iç açıcı değil. Facebook kapalı... Twitter ve Youtube da çalışmıyor. Arama motoruna "Tibet" veya "Çin'de insan hakları" yazdığınız zaman çıkan sayfaların hiçbiri açılmıyor. Her ne kadar Olimpiyat Oyunları başlamadan önce sansürlenmiş olan BBC televizyonunun sayfası gibi bazı internet sitelerine artık erişim sağlanabilse de "Aradığınız sayfaya ulaşılamıyor" mesajıyla çok sık karşılaşıyorsunuz.

2008 Olimpiyat Oyunları öncesinde Çin, basın özgürlüğü konusunda uluslararası standartlara uyma sözü vermişti.
2008 Olimpiyat Oyunları öncesinde Çin, basın özgürlüğü konusunda uluslararası standartlara uyma sözü vermişti.Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Ancak Çin'de uluslararası basın özgürlüğü standartlarına uymayan tek şey internet değil. Bazı konularda olumlu gelişmeler olsa da Pekin’deki kısa adı FCCC olan bir uluslararası gazeteciler birliğinin yönetim kurulu üyeliğini yapan, aynı zamanda "Der Spiegel" dergisinin de muhabiri olan Andreas Lorenz, birçok alanda baskının aynı şekilde devam ettiğini belirtiyor. Lorenz, "Hareket özgürlüğüyle ilgili gelişmelerden memnunuz. Olimpiyat Oyunları’ndan önceki kurallar gevşetildi, biraz daha hoşgörülü bir hale getirildi. Yani bir yere araştırma yapmaya gittiğimiz zaman, artık bunu bildirmek zorunda değiliz. Röportaj yapacağımız kişi kabul ettiği sürece istediğimizle, dilediğimiz konu hakkında söyleşebiliyoruz. Bizi endişelendiren tek konu, gazetecilerin seyahatlerine hoşgörü gösterildikçe, röportaj yaptığımız kişiler üzerindeki baskı artıyor. Birliğimizin üyelerinden sürekli olarak, polis tarafından röportaj yapılan kişilerin ziyaret edildiği veya röportajdan önce tutuklandığının haberini alıyoruz" diyor.

Gazetecilere yakın markaj

Röportaj veren kişi çevre sorunları, insan hakları veya yolsuzluk gibi konularda konuşmayı planlıyorsa bu, iyiden iyiye risk altında olduğu anlamına geliyor. Son dönemde özellikle yabancı basın kuruluşu temsilcilerinin yanlarında çalıştırdıkları Çinli yardımcıları da sıkı bir şekilde gözlem altında tutuluyor. Lorenz, "Üyelerimiz son dönemde, bizim için çalışan Çinli yardımcılarımızın da resmî makamlar tarafından sıkı bir tâkibata alınıp baskıya maruz kaldıklarını bildiriyor. İstihbarat birimlerinin, bu kişiler üzerindeki baskıyı artırması ve onları sorgulaması yönünde bir eğilim söz konusu" diyor.


Gazeteciler de bu durumdan fazlasıyla payını alıyor. Zira Lorenz, gazetecilerin baskı gördüğü 12 olay yaşadıklarını belirterek, "11 olayda fotoğraflara zarar verildi, muhabirler bazı fotoğrafları silmeye zorlandı veya basın mensuplarının belirli bölgelere girmesi engellendi" şeklinde konuşuyor.

Symbolbild China Pressefreiheit Zensur
Fotoğraf: AP

Haberin her aşamasında ayrı zorluklar


Her ne kadar kâğıt üzerinde muhabirler için bir seyahat özgürlüğünden söz edilse de örneğin Tibet'e gidebilmek için özel bir vize almak gerekiyor. Kaldı ki burada yapılacak bir haberin tamamıyla özgür ve sansürden uzak olması da mümkün değil.

Çin'deki yabancı gazeteciler sürekli olarak sınır dışı edilme tehlikesiyle ve tehditlerle boğuşurken, Çinli meslektaşlarının en büyük korkusuysa meslekten men edilmek. Zira sürekli olarak işlerini kaybetme ve tutuklanma tehlikesiyle burun buruna yaşıyorlar. Andreas Lorenz, tüm tehlikelere rağmen korkusuzca sansürle mücadele eden bazı Çinli meslektaşlarına hayranlık duyduğunu, çünkü onlar sayesinde zaman zaman bu ağır sansürün delinebildiğine dikkat çekiyor.

Petra Aldenrath- Pekin / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Murat Çelikkafa