1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1702 USA China Verhältnis

17 Şubat 2010

ABD Başkanı Barack Obama, Çin’in yoğun protestolarına karşın Tibet’in ruhani lideri Dalay Lama ile görüşmekte kararlı. Görüşmenin gerilimli bir süreçten geçen Çin-ABD ilişkilerine nasıl yansıyacağı merak ediliyor.

https://p.dw.com/p/M3LL
Obama, Tibet'in ruhani lideri Dalay Lama ile görüşecekFotoğraf: AP / AP /Montage

ABD Başkanı Barack Obama geçtiğimiz yıl Tibet’in ruhani lideri Dalay Lama ile görüşmekten kaçınmış, Çin’e ilk resmi ziyareti sırasında da "yumuşak bir üslup" kullanarak eleştiri toplamıştı.

Şangay’da öğrencilerle bir araya gelen Obama, Çin ile ABD arasında "kritik konularda ortaklığa doğru yol alınmasını sağlayacak olumlu, yapıcı ve kapsamlı ilişkiler olduğunu" söylemişti. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da ilk yurtdışı ziyaretini Pekin’e yaparak ilişkilere verdiği önemi göstermiş, Çin’de insan hakları alanında gelişme sağlanmasının diyalogun ön koşulu olmadığını söylemişti.

ABD sertleşiyor

Ancak Washington yönetiminin bu yaklaşımı artık geride kalmış gözüküyor. İnternet devi Google’ın karşı karşıya kaldığı siber saldırının ardından Çin’e yönelik üslubunu sertleştiren Clinton, İran nükleer krizi konusunda da Pekin yönetimini eleştirmekten kaçınmadı.

Çin’den "İran’a karşı yaptırımların sertleştirilmesine” destek vermesini isteyen ABD Dışişleri Bakanı, aksi takdirde Çin’in diplomatik alanda yalnızlaşmayı ve ekonomik ilişkilerde de sıkıntılar yaşamayı göze alması gerektiğini kaydetti. Dahası Amerikan yönetimi, Çin’in büyük tepkisini göze alarak, Tayvan’a yaklaşık altı buçuk milyar dolarlık silah satışına yeşil ışık yaktı.

İlişkilerde böylesine soğuk rüzgarların estiği bir dönemde Obama, Tibet’in ruhani lideri Dalay Lama ile buluşmaya hazırlanıyor.

"Dramatize edilmemeli"

Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunun Çin uzmanı Nina Hachigian’a göre, Amerikan yönetiminin bu politikalarına şaşırmamak gerekiyor. İki ülke ilişkilerinin çetrefilli olduğuna dikkat çeken Çin uzmanı, politikalarda farklılıklar olduğunu ancak bunların yapay bir şekilde “dramatize edilmemesi gerektiğini” söyledi.

"Geçtiğimiz yıl da Amerikalılar Pekin’i rahatsız eden kararlar aldı" diyen Hachigian, Obama’nın Çin politikasının başarılarına şu sözlerle dikkat çekti:

"Kopenhag İklim Konferansı’ndan daha iyi sonuçlar bekleniyordu, yine de birçok gözlemcinin Çin’den umduğundan çok daha fazlası sağlanabildi. İran konusunda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun değerlendirmelerine katılan Çin, Kuzey Kore’ye yaptırımlara destek verdi. Ayrıca ekonomik kriz nedeniyle dünyanın en büyük konjonktür paketini yürürlüğe soktular. Bu, ABD’nin istediği bir şeydi."

"İki ülke birbirine bağımlı"

Peki Çin’in, ABD’nin Tibet ve Tayvan politikalarına yönelik sert tepkisini nasıl yorumlamak gerekir? Çin uzmanı Hachigian’ın yanıtı şöyle: "Çin’in tepkisi sert oldu, ancak geçmiştekinden çok farklı değil. Beklenen bu tepkiler olağandışı değil."

Center for American Progress adlı araştırma kuruluşunun uzmanı, ABD-Çin ilişkilerinin geleceğini şu sözlerle değerlendirdi: "Bizler güvenlik ve ekonomi politikaları açısından birbirimize o kadar bağımlıyız ki her iki ülke için önem taşıyan konularda işbirliği yapmanın yollarını buluyoruz."

© Deutsche Welle Türkçe

Christina Bergmann / Çeviren: Değer Akal

Editör: Ayhan Şimşek