1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dizi dizi diziler, herkes dizileri izler

Murat Çelikkafa8 Ağustos 2008

Son 25 yıla damgasını vuran ABD ve Latin Amerika yapımı TV dizilerinin egemenliği son bulurken, ekranlarda artık Güney Kore ve Türk dizileri furyası esiyor. DW editörlerinden Murat Çelikkafa, dizi çılgınlığını araştırdı.

https://p.dw.com/p/Esvh
Türkiye'de ünlü Kurtlar Vadisi dizisinin filmi de çekilmiştiFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Dünya televizyonlarında dönem dönem görülen dizi furyasından uzun süre fazlasıyla nasibini alan Türk televizyonları bilindiği gibi son yıllarda artık yerli dizilere ağırlık veriyor. Bu diziler sadece Türk izleyicilerin beğenisini kazanmakla kalmayıp Ortadoğu ve Türkî Cumhuriyetleri'nde de izlenme rekorları kırıyor. Hatta öyle ki bazı dizi karekterlerinin resimleri, çeşitli giyim ve aksesuar ürünlerini de süsler oldu.

Özellikle Ortadoğu ülkelerinde Arapça dublajlı olarak yayınlanan Türk dizileri artık sadece basit bir televizyon eğlencesi olmaktan çıkıp toplumsal bir fenomen haline gelmeye başladı. Dizilerdeki karmaşık aşk ilişkileri, özellikle muhafazakâr kesimin tepkisine neden olurken, Suudi Arabistan Ticaret Bakanlığı'nın "Gümüş" adlı dizinin karakterlerinin bulunduğu tişört ve bluzları toplatması, konuya yepyeni bir boyut kazandırdı.

Dallas
Bir zamanların fenomeni Dallas dizisiydiFotoğraf: AP

J.R.'ı kim vurdu?

1980'li yıllarda "Dallas", "Hanedan" ya da "Şahin Tepesi" gibi Amerikan yapımı diziler tüm dünyayı âdeta kasıp kavuruyordu. Örneğin, Dallas'ın şeytanî gülüşüyle ünlü kötü kahramı J.R.'ın senaryo gereği vurulması neredeyse bir dünya meselesi haline gelmiş, ciddi basın kuruluşları bile aylarca bu konu çeşitli boyutlarıyla ele almıştı.

1990'larda Latin rüzgârı

90'lı yıllarda ise Amerikan dizilerinin etkileri yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Gerçi 80'lerden kalan "Yalan Rüzgarı", "Cesur ve Güzel" ya da "Hayat Ağacı" gibi diziler yine dünya televizyonlarında yer bulmaya devam ediyordu, ama artık dizi denince akla Latin Amerika yapımı diziler geliyordu.

"Telenovela" yani televizyon romanı olarak adlandırılan ve ilk örnekleri 1950'li yıllarda çekilen Meksika, Brezilya ve Arjantin menşeili dizilerde genelde acı çeken ve hor görülen güzel bir fakir kızla zengin ve soylu bir ailenin yakışıklı oğlu arasındaki "imkansız aşk" anlatılıyordu.

Neredeyse 100 bölümü aşan ve duygusal hikayeleriyle ekran başındaki izleyicileri hüngür hüngür ağlatan bu diziler genelde mutlu sonla bitiyordu. Yani izleyici hikayenin sonunu aslında büyük ölçüde tahmin edebiliyordu. Hatta arada üç-beş bölüm kaçırsa bile yeniden izlemeye başladığında arada geçen olayları hemen çözebiliyordu. Çünkü diyalog ve olay örgüsü adeta ağır çekimde ilerliyordu.

Die Lindenstrasse
Almanya'da en çok izlenen yerli dizilerden biri "Lindenstrasse"Fotoğraf: AP

Köle Isaora'dan Marimar'a...

Buna rağmen 80'lerde Brezilya yapımı "Köle İsaora" ile temelleri atılan bu furyada "Manuela", "Zenginler de Ağlar", "Maria Mercedez", "Rosalinda" ve "Marimar" gibi diziler Veronica Castro, Thalia, Silvia Navvaro ya da Eduardo Capatillo gibi isimleri yıldızlaştırırken, Ricky Martin ya da Selma Hayek gibi dünya starları da Telenovela yapımlarında rol almaktan geri kalmadı.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok sevilen ve -"Köle Isaora" dizisinin bıraktığı derin etkiden olsa gerek- kısaca "Brezilya Dizisi" olarak adlandırılan bu yapımlar günlük yaşamda da etkilerini çeşitli safhalarda gösterdi. Örneğin çok ilginç ve karmaşık bir olayı anlatırken kullanılan "Brezilya dizisi gibi" ifadesi, Telenovela akımının Türkçe'ye bir armağanı!

Yeni gözde Kore ve Türk yapımları!

Ancak her furya gibi Latin Amerika furyasının etkileri de yavaş yavaş yok olmaya başladı. Son yıllarda ise dizi sektöründe iki ülkenin yükselişe geçtiği dikkat çekiyor: Güney Kore ve Türkiye!

Logo zur Serie 24 mit Kiefer Sutherland
Amerikan televizyon dizisi 24

Uzakdoğu'da son yıllarda fırtına gibi esen Güney Kore yapımı dizileri Türk televizyonları henüz keşfedemedi. Özellike KBS kanalının çektiği "Mr. Good-Bye" (Bay Hoşçakal), "Invisible Man" (Görünmez Adam), "Loveholic" (Aşkkolik) ya da "Cruel Love" (Acımasız Aşk) gibi diziler Uzakdoğu ekranlarında fırtına gibi esiyor.

Latin Amerika yapımları gibi aslında Kore dizilerinin de sonunu kestirmek pek zor değil. Fakat arada önemli bir fark var: Kore dizilerinde hüznün dozu daha fazla ve genelde ana karakterlerden biri dizi sonunda ölüyor. Tabii "Unstoppable Wedding" (Durduralamaz Evlilik), "Beautiful Days" (Güzel Günler) ya da "When Spring Comes" (Bahar Gelince) gibi daha neşeli yapımlar da var. Ancak asıl ilgiyi hüzünlü aşk hikayeleri görüyor.

6 milyar dolarlık sektör!

Türk dizileri de yine dünya televizyonlarının yükselen yıldızlarından. Genç yaşta hayata veda eden ve son dönemde yapımcılığını üstlendiği başarılı dizilerle Türkiye'deki dizi sektörünün en önemli isimlerinin başında gelen Osman Yağmurdereli, vefatından kısa bir süre önce yaptığı değerlendirmede ilginç rakamlar ortaya koymuştu.

Buna göre Türkiye'de her hafta 90 ile 120 arasında farklı dizi ekrana geliyor. Yaz döneminde bazı önemli diziler tatile girerken, TV kanalları bu boşluğu 10-12 bölümlük mini "yaz dizileriyle" doldurmaya çalışıyor. Büyük kanallardaki dizilerin bölüm başına maliyetleri ise ortalama 150-160 bin YTL'yi buluyor. Yine merhum Yağmurdereli'nin tahminlerine göre, Türkiye'de 130 bin kişi dizi sektöründen ekmek yiyiyor. Dizi sektöründe dönen paraların 6 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.

Haftada 120 saatlik dizi

Bu kadar yerli dizi arasında "rating canavarının" kurbanı olmamak için herkes büyük bir gayret sarfediyor. Zira büyük umutlarla başlanılan pek çok dizi projesi, beklenilen izlenme oranlarına ulaşamadığı gerekçesiyle üç-dört bölüm sonra yayından kaldırılabiliyor. Zorlu rekabet öylesine büyük boyutlara ulaştı ki; normalde 45-50 dakika olması gereken bölümlerin net süresi 90 ila 120 dakikayı bulabiliyor.

Yani Türkiye'deki her hafta ortalama 120 saat uzunluğunda dizi üretiliyor. Bu da demektir ki ülkede çekilen tüm dizileri izlemeye kalksanız, beş gün aralıksız olarak televizyon başında oturmanız gerekiyor!

Ortadoğu'da yeni moda: Türk dizileri

Türk televizyonlarındaki dizi çılgınlığı Ortadoğu'ya da adeta bir salgın gibi yayılıyor. Özellikle Dubai'den 22 Arap ülkesine yayın yapan MBC (Middle East Broadcasting Center- Ortadoğu Yayıncılık Merkezi) adlı televizyon kanalı Türk dizilerini ilk keşfeden televizyon istasyonu.

Önce "Ihlamurlar Altında" ve "Gümüş" dizilerinin yayın haklarını satın alan MBC, izleycilerin gösterdiği müthiş ilgi sonucunda, her bir dizi için 200 ila 250 bin Doları gözten çıkarıp toplam 25 Türk dizisi daha satın aldı. Örneğin "Ihlamurlar Altında" sadece Suudi Arabistan'da her akşam en az 1,5 milyon izleyiciyi ekran başına çekiyor. Arap dünyasında her gün ortalama 5 milyon kişinin Türk dizilerini izlediği tahmin ediliyor.

"Gümüş" dizisinin tişörtleri toplatıldı

Ancak bu ilgi bazı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Özellikle muhafazakâr kesim, dizilerde sık sık konu edilen evlilik dışı karmaşık aşk ilişkilerinin, toplumu dejenere ettiğini, bu nedenle sözkonusu ilişkileri konu edinen dizilerin ya sansürlenmesi ya da tamamen yasaklanması gerektiğini savunuyor.

Bu tartışmalar, Suudi Arabistan Ticaret Bakanlığı'nın son uygulamasıyla doruğa çıktı. Bakanlık, Taif kentindeki mağaza ve pazarlarda satılan ve üzerlerinde "Gümüş" dizisinin ana karakterlerinin bulunduğu tişörtlerin toplatılmasına karar verdi.

Ticaret Bakanlığı yetkilileri, buna gerekçe olarak sözkonusu giyisilerin etik, gelenek ve İslamî değerlere aykırı olmasını gösterdi. Ticaret Bakanlığı, dükkanlarda bu tür ürünlerin satışına devam edilirse kapatılacakları uyarısında da bulundu.

İzlemek serbest, giymek yasak!

Ancak burada önemli bir çelişkinin de olduğunun altını çizmekte yarar var. Aralarında "Gümüş"ün de bulunduğu Türk dizilerini yayınlayan MBC televizyonunun sahibi Suudi Prens Ahmed Bin Salman Bin Abdül Aziz. Yani prensin televizyonu diziyi yayınlıyor, Suudi Ticaret Bakanlığı ise üzerinde dizi karakterlerinin resminin yeraldığı tişörtleri "ahlaksızlığı teşvik ettiği" gerekçesiyle toplatıyor. Diziyi yayınlamak -şimdilik- serbest, ancak tişörtünü giymek ise yasak!